Siyasetin yargıya müdahalesini böyle anlattı
Siyaset, 11 Kasım 2019 01:02Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, “Siyasi davalarda siyaset kurumları kendi unsurlarının lehine sonuçlanması için ahlaki, insani ve evrensel tüm kuralları yok sayabiliyor” dedi.

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, idari ve mali yargının siyasetin kuşatması altında olduğunu söyledi. Seçimle üyelerin atandığı ve başkanların seçildiği her devlet kurumunda siyasetin hakim olduğunu belirten Kılıç, “Siyasi davalarda siyaset kurumları kendi unsurlarının lehine sonuçlanması için ahlaki, insani ve evrensel tüm kuralları yok sayabiliyor” şeklinde konuştu.Karar gazetesinden Taha Akyol’un sorularını yanıtlayan Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Türkiye çok partili siyasi hayata geçtikten sonra siyasi ve ideolojik düşünce yapılarına lojistik destek sağlama amacıyla yargı, asker, polis ve maliye gibi devlet güçleri siyaset kurumlarının ilgi alanına girmekten kurtulamamıştır. Kendilerini muhafazakar-milliyetçi kimlikle tanıtanlarla, sosyal demokrat, laik kesimleri temsil eden iki ana akım arasındaki siyasi mücadele yoğun olarak yargı ve asker üzerinde gerçekleşmiştir.
12 Eylül 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğine kadar yasama-yürütme gücü muhafazakar ve milliyetçi eksende oluşurken, yargı ve asker ise otoriter laik kesimin çizgisinde görüntü vermiştir. Yönetme yetkisini milletten alamayanlar yargı ve askeri unsurlarla halkı hizaya getirme projelerini devreye sokmuşlardır. Özetle yasama ve yürütme ile yargı-asker arasında kan uyumsuzluğu yaşanmıştır. Askeri darbe ve muhtıraları bir tarafa bırakırsak özellikle AYM ve Danıştay (idari yargı) verdiği “yerindelik kararlarıyla” Türk siyasi hayatında derin izler bırakmışlardır.
Siyasi parti kapatma, atama kararnameleri, özelleştirme kararları, eski TCK’nın 141-142-163-312 maddelerine ilişkin mahkeme kararları hafızalardan silinmemiştir.Bir cümleyle ifade etmek gerekirse; güçler ayrılığının temel direği olan yargı, sahip olduğu yetkilerini siyasi ve ideolojik yapıların intikam aracı olarak kararlarına yansıtırsa “yargı kuşatması” tespiti yapmak kaçınılmazdır.
“Türkiye çok partili siyasi hayata geçtikten sonra siyasi ve ideolojik düşünce yapılarına lojistik destek sağlama amacıyla yargı, asker, polis ve maliye gibi devlet güçleri siyaset kurumlarının ilgi alanına girmekten kurtulamamıştır. Kendilerini muhafazakar-milliyetçi kimlikle tanıtanlarla, sosyal demokrat, laik kesimleri temsil eden iki ana akım arasındaki siyasi mücadele yoğun olarak yargı ve asker üzerinde gerçekleşmiştir.
12 Eylül 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğine kadar yasama-yürütme gücü muhafazakar ve milliyetçi eksende oluşurken, yargı ve asker ise otoriter laik kesimin çizgisinde görüntü vermiştir. Yönetme yetkisini milletten alamayanlar yargı ve askeri unsurlarla halkı hizaya getirme projelerini devreye sokmuşlardır. Özetle yasama ve yürütme ile yargı-asker arasında kan uyumsuzluğu yaşanmıştır. Askeri darbe ve muhtıraları bir tarafa bırakırsak özellikle AYM ve Danıştay (idari yargı) verdiği “yerindelik kararlarıyla” Türk siyasi hayatında derin izler bırakmışlardır.
Siyasi parti kapatma, atama kararnameleri, özelleştirme kararları, eski TCK’nın 141-142-163-312 maddelerine ilişkin mahkeme kararları hafızalardan silinmemiştir.Bir cümleyle ifade etmek gerekirse; güçler ayrılığının temel direği olan yargı, sahip olduğu yetkilerini siyasi ve ideolojik yapıların intikam aracı olarak kararlarına yansıtırsa “yargı kuşatması” tespiti yapmak kaçınılmazdır.
Ayrım yapmadan söylüyorum. Siyasi davalarda siyaset kurumları kendi unsurlarının lehine sonuçlanması için ahlaki, insani ve evrensel tüm kuralları yok sayabiliyor. Karar veren hakim gerici-ihanet-hain-uşak ve örgüt üyesi gibi ithamların korkusuyla bazen vicdanla bağlantısını kesmek zorunda kalıyor.Yargının tarafsızlık ve bağımsızlığının test edildiği yer kuşkusuz siyasi davalardır. Diğer davalarda sorunlar daha çok teknik içeriklidir. Bunların çözümleri de zor değildir.”
“İDARİ VE MALİ YARGI SİYASETİN KUŞATMASI ALTINDA”“
12 Eylül 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle Türkiye siyasal ve sosyal yönden en ciddi makas değişikliğini yaşamıştır. Asker ve yargı kuşatmasından yorgun düşmüş bir toplumun çağdaş ve demokratik bir dünyada yaşama rüyası yapılan bu değişiklikle gerçek olacaktı. Ne yazık ki bu rüya fazla uzun sürmedi. Daha sonra terör örgütüne dönüşecek olan bir cemaatin başta yargı organları olmak üzere devlet kurumlarını işgali ile karşı karşıya kaldık. Bu işgal, özellikle 15 Temmuz 2016’dan sonra, tavizsiz bir temizlik hareketiyle ortadan kaldırıldı. Ancak, yargının tarafsızlık sorunu ortadan hiçbir zaman kaldırılamadı. Siyasi iktidar ayrımı yapmadan söylüyorum. Siyasi davalarda siyaset kurumları kendi unsurlarının lehine sonuçlanması için ahlaki, insani ve evrensel tüm kuralları yok sayabiliyor. Karar veren hakim gerici-ihanet-hain-uşak ve örgüt üyesi gibi ithamların korkusuyla bazen vicdanla bağlantısını kesmek zorunda kalıyor.
Hatırlayın, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplantı nisabının 367 olması gerektiği yolundaki düşünce AYM’ ne taşındığında dönemin ana muhalefet partisinin genel başkanı “istedikleri gibi karar çıkmaması halinde ülkede kan çıkar” diye adeta yargıyı tehdit etmiştir. Yine AYM’nin internet kanallarının kapatılması hakkında verdiği iptal kararlarına karşı, iktidarın insaf sınırlarını aşan tepkisi hukuk tarihinde yerini almıştır.Bugün sistem değişikliği sonunda yargının karşı karşıya kaldığı yeri savunmak mümkün değil. Güçler birliğini yaşadığımız bir dönemde adli, idari ve mali yargının siyasi kuşatma sonunda işlevsiz hale düşürüldüğü açıktır.”
“SEÇİM YAPILAN TÜM DEVLET KURUMLARINDA SİYASET HAKİM”
“İDARİ VE MALİ YARGI SİYASETİN KUŞATMASI ALTINDA”“
12 Eylül 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle Türkiye siyasal ve sosyal yönden en ciddi makas değişikliğini yaşamıştır. Asker ve yargı kuşatmasından yorgun düşmüş bir toplumun çağdaş ve demokratik bir dünyada yaşama rüyası yapılan bu değişiklikle gerçek olacaktı. Ne yazık ki bu rüya fazla uzun sürmedi. Daha sonra terör örgütüne dönüşecek olan bir cemaatin başta yargı organları olmak üzere devlet kurumlarını işgali ile karşı karşıya kaldık. Bu işgal, özellikle 15 Temmuz 2016’dan sonra, tavizsiz bir temizlik hareketiyle ortadan kaldırıldı. Ancak, yargının tarafsızlık sorunu ortadan hiçbir zaman kaldırılamadı. Siyasi iktidar ayrımı yapmadan söylüyorum. Siyasi davalarda siyaset kurumları kendi unsurlarının lehine sonuçlanması için ahlaki, insani ve evrensel tüm kuralları yok sayabiliyor. Karar veren hakim gerici-ihanet-hain-uşak ve örgüt üyesi gibi ithamların korkusuyla bazen vicdanla bağlantısını kesmek zorunda kalıyor.
Hatırlayın, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplantı nisabının 367 olması gerektiği yolundaki düşünce AYM’ ne taşındığında dönemin ana muhalefet partisinin genel başkanı “istedikleri gibi karar çıkmaması halinde ülkede kan çıkar” diye adeta yargıyı tehdit etmiştir. Yine AYM’nin internet kanallarının kapatılması hakkında verdiği iptal kararlarına karşı, iktidarın insaf sınırlarını aşan tepkisi hukuk tarihinde yerini almıştır.Bugün sistem değişikliği sonunda yargının karşı karşıya kaldığı yeri savunmak mümkün değil. Güçler birliğini yaşadığımız bir dönemde adli, idari ve mali yargının siyasi kuşatma sonunda işlevsiz hale düşürüldüğü açıktır.”
“SEÇİM YAPILAN TÜM DEVLET KURUMLARINDA SİYASET HAKİM”
“Türkiye’de seçim yapılan kurumlar, tabii siyasi partiler dışında, siyasallaşmaktan kurtulamamıştır. Derneklerde, sendikalarda, vakıflarda, sivil toplum örgütlerinde siyasallaşma bir ölçüde anlayışla karşılanabilir. Ancak devlet kurumlarının seçim yapılan her yerinde inanın siyaset hakim durumda. Esasen seçimler demokratik ve çağdaş bir katılım, aynı zamanda da çözüm yoludur. Kimlik siyasetinin her tarafı kasıp-kavurduğu ülkemizde, demokratik kültür sahibi olmayı beceremedik. Hep söylenir yargıya, kışlaya ve camiye politika sokulmasın diye. Genelkurmay başkanı ya da Diyanet işleri başkanı neden seçimle gelmiyor.
Yargı bunlardan daha az mı öneme sahip ki seçimler oluyor. Seçime karşıymışım gibi anlaşılmasını asla istemem. Ama demokratik olgunluğu ortaya koyamadık. İdeolojik yapıların yargıyı ele geçirme aymazlığı ülkemizi çağdaş dünyadan oldukça uzaklaştırmıştır. Esasen siyasi irade, anayasayı değiştirerek HSYK oluşumuyla ilgili çağdaş bir düzenleme ortaya koydu. İyi niyetle yapılmış bu düzenleme maalesef FETÖ tarafından sabote edilmiştir. Örgütlü, birbirini tanıyan, güçlü bir iletişime sahip bu yapı HSYK’da çoğunluğu ele geçirdi. Sunulan demokratik imkanlar kötüye kullanıldı ve sonuçta tüm hakimlerin katılımıyla oluşan seçimden Anayasa değişikliği ile vazgeçildi.”
Yargı bunlardan daha az mı öneme sahip ki seçimler oluyor. Seçime karşıymışım gibi anlaşılmasını asla istemem. Ama demokratik olgunluğu ortaya koyamadık. İdeolojik yapıların yargıyı ele geçirme aymazlığı ülkemizi çağdaş dünyadan oldukça uzaklaştırmıştır. Esasen siyasi irade, anayasayı değiştirerek HSYK oluşumuyla ilgili çağdaş bir düzenleme ortaya koydu. İyi niyetle yapılmış bu düzenleme maalesef FETÖ tarafından sabote edilmiştir. Örgütlü, birbirini tanıyan, güçlü bir iletişime sahip bu yapı HSYK’da çoğunluğu ele geçirdi. Sunulan demokratik imkanlar kötüye kullanıldı ve sonuçta tüm hakimlerin katılımıyla oluşan seçimden Anayasa değişikliği ile vazgeçildi.”
Siyaset, 11 Kasım 2019 01:02
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Kirletip kirletip temizleme töreni yapmak anlamsız

10-0’lık skorla 3.kupa da Gölcük'te

KOTO’dan aşı programına tam destek

PTT’nin fatura ödemelerinde aldığı ek ücretleri sordu!

Maskesiz hayat ne zaman başlayacak?

İşte ittifakların son oy durumları

Ali Babacan pişmanlığını anlattı

İzmit Çarşısı ürünleri 41 Burda AVM'de

İYİ Parti Akmeşe'de önce esnafı gezdi sonra mahalle temsilciliği açtı

AK Partili vekiller sahaya indi

Dilovası Belediyesi ile kazandılar

Derince’de randevu alınmadan korona aşısı yapılacak

Muhtarlar, A Takımı’nı ‘112 Acil’e benzetti

İyi Parti Derince’den Yeniden Refah standına ziyaret

Sporda marka bir kent haline geleceğiz

Hürriyet, Göçmen Dernekleri ile buluştu

Bu yasak bir an evvel kalksın

Ellibeş’in esnaf ziyaretlerinde sıcak ve samimi görüntüler

Bu haftaya dikkat! Meteorolojiden alarm verildi

Muharrem İnce adayım dedi

Kendini AVM'nin 2. katından atan genç kız öldü

Yönetim kurulu üyesinden başkana şok suçlama!

Gülümse Kafe'nin kapıları mutluluğa açılacak

Kocaeli Spor Şöleni başladı

Başkan Hürriyet, Saffet Sancaklı’yı da unutmadı

Gölcük’te o sınava katılan gençlerden 71’i kazandı

Bu yıl hac olacak mı?

Cemil Yaman’dan Muş ve Bursa’da yoğun çalışma

Aşılamada ay sonunda sıra 20 yaşa gelecek

Vali Yavuz, Dilovası OSB’de üretim ve iş gücünü yerinde inceledi

DEVA Partisi'nin o başkanı istifa etti

Daha güzel bir Derince’yi beraber inşa edeceğiz

Kurumlar vergisi düşürülüyor

Kirlettiğimiz denizleri çocuklarımıza temizlettirmemeliyiz

İnsanlarımız adeta patlama noktasına gelmiştir

Tarihi Kentler Birliği’nden İzmit’i gururlandıran ödül!

Başiskele Çocuk Kütüphanesi’nde sona gelindi

Kandıra Belediyesi’nde yaz yoğunluğu

Büyükakın, İzmit sokaklarında vatandaşlarla buluştu
