AKP, Cumhuriyet düşmanlığına doğru gidiyor
Gündem, 13 Temmuz 2020 01:20Deniz Zeyrek, AKP'nin kuruluş politikasından uzakta olduğunu ve cumhuriyet düşmanlığına doğru gittiğini yazdı.

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek bugünkü "Erdoğan haklı, Türkiye eski Türkiye değil" başlıklı yazısında AKP'nin kuruluş dönemi politikalarına ve şu an izlediği politikaya değindi.
AKP'nin zaman içerisinde Cumhuriyet'in temel ilkelerinin yanı sıra Atatürk ve silah arkaşlarıyla hesaplaşma içine gittiğini ifade eden Zeyrek'in yazısının ilgili kısmı şöyle: "“Eski Türkiye” kavramı, AK Parti'nin kendi iktidarını ve ideolojisini tanımlamak için yarattığı bir “karşı tez”di..
AKP'nin zaman içerisinde Cumhuriyet'in temel ilkelerinin yanı sıra Atatürk ve silah arkaşlarıyla hesaplaşma içine gittiğini ifade eden Zeyrek'in yazısının ilgili kısmı şöyle: "“Eski Türkiye” kavramı, AK Parti'nin kendi iktidarını ve ideolojisini tanımlamak için yarattığı bir “karşı tez”di..
AK Partililer, başlangıçta “eski Türkiye” dediklerinde Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet'te zamanla ortaya çıkan demokrasi dışı uygulamaları, vesayetçi anlayışı ve yanlışları kastettiklerini söylüyorlardı.
Cumhuriyet tarihinde muhafazakarlara yapılan baskıları, 27 Mayıs darbesinin sonuçlarını, 28 Şubat gibi baskıcı yönetim anlayışını, askerlerin siyaset üzerindeki yoğun etkisini, laiklik kavramının katı uygulanışını, eski Türkiye'nin sembolleri olarak gösteriyorlardı..
AK Parti'nin “mağduriyet” üzerinden yarattığı bu yaklaşım, Avrupa Birliği'ne tam üyelik süreci çerçevesinde atılan demokratikleşme adımları, haliyle Türkiye'de demokratların, liberallerin, solcuların, insan hakları savunucularının da desteğini aldı.
O dönemde çizilen “eski Türkiye” tanımı çok fazla kesim tarafından benimsendi ve AK Parti bu sayede uzun süre tek başına iktidarda kalmayı başardı.. Ancak, zamanla hükümet “eski Türkiye” ile hesaplaşırken, perde gerisinde müttefiklerinin, yani cemaatlerin, tarikatların, aşırıcıların aslında yanlışlarla, aksaklıklarla, yanlış uygulamalarla değil, bizzat Cumhuriyet'in temel ilkeleriyle, Atatürk devrimleriyle, hatta Atatürk ve silah arkadaşlarıyla hesaplaşmaya giriştiğini gördük.. "
ZAMANLA DEĞİŞTİ"
Bizzat Tayyip Erdoğan'ın “aynı menzile farklı yollardan gittiğimiz yapı” diye tanımladığı FETÖ'nün yıllardır “muhafazakarlara yapılan zulmün odağı” gibi gösterilen TSK da dahil bütün devletin kılcallarına sızdığını, muhafazakarlara baskı yapılırken TSK'da kilit noktalarda onlarını oturduğunu, giriştikleri kanlı 15 Temmuz kalkışmasını yaşayarak öğrendik..
İktidarının 19. yılına girmeye hazırlanırken, başlangıçta ortaya attıkları “eski Türkiye” tanımının, AK Parti için de tamamen değiştiğine tanık oluyoruz.. Artık sadece perde gerisinde tarikatlar, cemaatler değil, bizzat iktidar da Atatürk Cumhuriyeti ile açıktan hesaplaşmaya girişmiş vaziyette..
Eski Türkiye'de muhafazakarlar sıkıntı yaşarken, yeni Türkiye'de iktidarın dini yaklaşımını ve ideolojisini, siyaset tarzını, dış politikasını benimsemeyenler sıkıntı yaşıyor.. Ülkenin kurucu babalarının isimleri, statlardan, havaalanlarından, hastanelerden bizzat iktidar tarafından silinmeye çalışılıyor. Atatürk ve arkadaşları rahatlıkla “ihanetle” suçlanabiliyor..
"KİMSE ÇIKIP 'ORADA DURUN' DEMİYOR"
Bir avuç insan hariç herkes, Atatürk'ün ihanetle suçlanmasına, eriyecek taş heykellere benzetilmesine sessiz kalıyor.. Kimse çıkıp, “Orada durun! Atatürk ve silah arkadaşları kırmızı çizgimizdir. Onlar olmasa, Kurtuluş Savaşı kazanılmasa bugün ibadete açacak bir Ayasofyamız olmayacaktı” diyemiyor..
Birkaçı hariç, koca koca tarihçilerimiz Ayasofya'yı tartışırken, cesaret edip Fatih'in 1453'te fethettiği İstanbul'un, haliyle Ayasofya'nın, 13 Kasım 1918'de Haydarpaşa önlerine demirleyen ihtilaf devletleri donanmasına teslim edildiğini söyleyemiyor.
Benzer şekilde, 6 Ekim 1923'te Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul'a girene dek geçen 5 yıldaki asıl ihanetleri de hatırlatamıyorlar!. Cumhuriyet'in teminatı diye gördüğümüz bazı yargı mensupları, daha önce meslektaşlarının defalarca reddettiği bir davayı kabul edebiliyor.
TARİHE GEÇTİLER
Mevcut siyasi iktidarın arzu ve taleplerini, kurucu önderlerin kararlarından üstte tutabiliyorlar. Pekala “buna karar vermek bizim işimiz değil, Cumhurbaşkanı karar verebilir” diyebilecekken, tarihe “86 yıl sonra kurucu önderlerin kararını iptal eden hakimler” olarak geçmeyi göze alabiliyorlar..
Evet, kesinlikle Türkiye eski Türkiye değil. Maalesef, Cumhuriyet'in temel ilkeleri olan hak, hukuk, adalet, demokratikleşme, özgürlükler, insan hakları, yargı bağımsızlığı, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, iş kazaları (cinayetleri), kadına yönelik şiddet, barışçıl dış politika gibi konularda her geçen gün bir mevzi daha kaybediyoruz..
İktidar ise kendisini betonla, asfaltla, akıllı füzelerle, savaşlarla, (içeride ve dışarıda) aşırıcıların taleplerini ön planda tutmakla ifade etmeye devam ediyor..
Cumhuriyet tarihinde muhafazakarlara yapılan baskıları, 27 Mayıs darbesinin sonuçlarını, 28 Şubat gibi baskıcı yönetim anlayışını, askerlerin siyaset üzerindeki yoğun etkisini, laiklik kavramının katı uygulanışını, eski Türkiye'nin sembolleri olarak gösteriyorlardı..
AK Parti'nin “mağduriyet” üzerinden yarattığı bu yaklaşım, Avrupa Birliği'ne tam üyelik süreci çerçevesinde atılan demokratikleşme adımları, haliyle Türkiye'de demokratların, liberallerin, solcuların, insan hakları savunucularının da desteğini aldı.
O dönemde çizilen “eski Türkiye” tanımı çok fazla kesim tarafından benimsendi ve AK Parti bu sayede uzun süre tek başına iktidarda kalmayı başardı.. Ancak, zamanla hükümet “eski Türkiye” ile hesaplaşırken, perde gerisinde müttefiklerinin, yani cemaatlerin, tarikatların, aşırıcıların aslında yanlışlarla, aksaklıklarla, yanlış uygulamalarla değil, bizzat Cumhuriyet'in temel ilkeleriyle, Atatürk devrimleriyle, hatta Atatürk ve silah arkadaşlarıyla hesaplaşmaya giriştiğini gördük.. "
ZAMANLA DEĞİŞTİ"
Bizzat Tayyip Erdoğan'ın “aynı menzile farklı yollardan gittiğimiz yapı” diye tanımladığı FETÖ'nün yıllardır “muhafazakarlara yapılan zulmün odağı” gibi gösterilen TSK da dahil bütün devletin kılcallarına sızdığını, muhafazakarlara baskı yapılırken TSK'da kilit noktalarda onlarını oturduğunu, giriştikleri kanlı 15 Temmuz kalkışmasını yaşayarak öğrendik..
İktidarının 19. yılına girmeye hazırlanırken, başlangıçta ortaya attıkları “eski Türkiye” tanımının, AK Parti için de tamamen değiştiğine tanık oluyoruz.. Artık sadece perde gerisinde tarikatlar, cemaatler değil, bizzat iktidar da Atatürk Cumhuriyeti ile açıktan hesaplaşmaya girişmiş vaziyette..
Eski Türkiye'de muhafazakarlar sıkıntı yaşarken, yeni Türkiye'de iktidarın dini yaklaşımını ve ideolojisini, siyaset tarzını, dış politikasını benimsemeyenler sıkıntı yaşıyor.. Ülkenin kurucu babalarının isimleri, statlardan, havaalanlarından, hastanelerden bizzat iktidar tarafından silinmeye çalışılıyor. Atatürk ve arkadaşları rahatlıkla “ihanetle” suçlanabiliyor..
"KİMSE ÇIKIP 'ORADA DURUN' DEMİYOR"
Bir avuç insan hariç herkes, Atatürk'ün ihanetle suçlanmasına, eriyecek taş heykellere benzetilmesine sessiz kalıyor.. Kimse çıkıp, “Orada durun! Atatürk ve silah arkadaşları kırmızı çizgimizdir. Onlar olmasa, Kurtuluş Savaşı kazanılmasa bugün ibadete açacak bir Ayasofyamız olmayacaktı” diyemiyor..
Birkaçı hariç, koca koca tarihçilerimiz Ayasofya'yı tartışırken, cesaret edip Fatih'in 1453'te fethettiği İstanbul'un, haliyle Ayasofya'nın, 13 Kasım 1918'de Haydarpaşa önlerine demirleyen ihtilaf devletleri donanmasına teslim edildiğini söyleyemiyor.
Benzer şekilde, 6 Ekim 1923'te Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul'a girene dek geçen 5 yıldaki asıl ihanetleri de hatırlatamıyorlar!. Cumhuriyet'in teminatı diye gördüğümüz bazı yargı mensupları, daha önce meslektaşlarının defalarca reddettiği bir davayı kabul edebiliyor.
TARİHE GEÇTİLER
Mevcut siyasi iktidarın arzu ve taleplerini, kurucu önderlerin kararlarından üstte tutabiliyorlar. Pekala “buna karar vermek bizim işimiz değil, Cumhurbaşkanı karar verebilir” diyebilecekken, tarihe “86 yıl sonra kurucu önderlerin kararını iptal eden hakimler” olarak geçmeyi göze alabiliyorlar..
Evet, kesinlikle Türkiye eski Türkiye değil. Maalesef, Cumhuriyet'in temel ilkeleri olan hak, hukuk, adalet, demokratikleşme, özgürlükler, insan hakları, yargı bağımsızlığı, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, iş kazaları (cinayetleri), kadına yönelik şiddet, barışçıl dış politika gibi konularda her geçen gün bir mevzi daha kaybediyoruz..
İktidar ise kendisini betonla, asfaltla, akıllı füzelerle, savaşlarla, (içeride ve dışarıda) aşırıcıların taleplerini ön planda tutmakla ifade etmeye devam ediyor..
Gündem, 13 Temmuz 2020 01:20
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Kirletip kirletip temizleme töreni yapmak anlamsız

10-0’lık skorla 3.kupa da Gölcük'te

KOTO’dan aşı programına tam destek

PTT’nin fatura ödemelerinde aldığı ek ücretleri sordu!

Maskesiz hayat ne zaman başlayacak?

İşte ittifakların son oy durumları

Ali Babacan pişmanlığını anlattı

İzmit Çarşısı ürünleri 41 Burda AVM'de

İYİ Parti Akmeşe'de önce esnafı gezdi sonra mahalle temsilciliği açtı

AK Partili vekiller sahaya indi

Dilovası Belediyesi ile kazandılar

Derince’de randevu alınmadan korona aşısı yapılacak

Muhtarlar, A Takımı’nı ‘112 Acil’e benzetti

İyi Parti Derince’den Yeniden Refah standına ziyaret

Sporda marka bir kent haline geleceğiz

Hürriyet, Göçmen Dernekleri ile buluştu

Bu yasak bir an evvel kalksın

Ellibeş’in esnaf ziyaretlerinde sıcak ve samimi görüntüler

Bu haftaya dikkat! Meteorolojiden alarm verildi

Muharrem İnce adayım dedi

Kendini AVM'nin 2. katından atan genç kız öldü

Yönetim kurulu üyesinden başkana şok suçlama!

Gülümse Kafe'nin kapıları mutluluğa açılacak

Kocaeli Spor Şöleni başladı

Başkan Hürriyet, Saffet Sancaklı’yı da unutmadı

Gölcük’te o sınava katılan gençlerden 71’i kazandı

Bu yıl hac olacak mı?

Cemil Yaman’dan Muş ve Bursa’da yoğun çalışma

Aşılamada ay sonunda sıra 20 yaşa gelecek

Vali Yavuz, Dilovası OSB’de üretim ve iş gücünü yerinde inceledi

DEVA Partisi'nin o başkanı istifa etti

Daha güzel bir Derince’yi beraber inşa edeceğiz

Kurumlar vergisi düşürülüyor

Kirlettiğimiz denizleri çocuklarımıza temizlettirmemeliyiz

İnsanlarımız adeta patlama noktasına gelmiştir

Tarihi Kentler Birliği’nden İzmit’i gururlandıran ödül!

Başiskele Çocuk Kütüphanesi’nde sona gelindi

Kandıra Belediyesi’nde yaz yoğunluğu

Büyükakın, İzmit sokaklarında vatandaşlarla buluştu
