Warning: getimagesize(resimler/icerikler/boston-saldirisinin-ardindan-bizleri-bekleyen-adalet.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
Boston saldırısının ardından bizleri bekleyen “adalet”

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


Boston saldırısının ardından bizleri bekleyen “adalet”

  • Kategori: ANALİZLER
  • 17 Nisan 2013
  • By YDH
  • 14761 görüntülenme
img
Boston saldırısının ardından bizleri bekleyen “adalet” YDH

YDH-Uluslar arası hukuk araştırmacısı yazarımız Musab Yiğit, Boston’daki bombalı saldırı sonrasında ile ABD medyasında gündeme gelen adalet anlayışını değerlendirdi.

 

YDH-Uluslar arası hukuk araştırmacısı yazarımız Musab Yiğit, Boston’daki bombalı saldırı sonrasında ile ABD medyasında gündeme gelen adalet anlayışını değerlendirdi.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Massachusetts Eyaletinin en önemli ve en büyük şehri olan Boston’da meydana gelen patlamaların ardından 11 Eylül sonrasını hatırlatan bir hava esmeye başladı.

Her ne kadar daha Başkan Obama olayın faillerinin ve nedeninin henüz belirlenemediğini söylese de medyada Müslümanlara yönelik linç girişimleri başladı. Bunun en uç örneği ise ABD’nin en önemli kanallarından birinde sıkça yorumlar yapan Erik Rush’tan geldi.

Rush “Evet onların şeytan, hadi hepsini öldürelim”[1] diyerek olayların ardında Müslümanların olduğunu ima ettikten sonra kendince adaletin nasıl yerini bulacağını da bildirmiş oldu. Birçok insan açısından şok etkisi yaratan bu açıklama biraz aşırıya kaçmış olsa da aslında ABD’nin birçok olayda ortaya koyduğu adalet anlayışından çok da uzak değil.

Aslında bu adalet anlayışını anlamak için var olan uluslararası sistemin temellerinin atıldığı ikinci dünya savaşı sonrasında yaşananlardan başlamak gerekir. Savaşın galibi olan ABD ve müttefikleri ilk iş olarak savaştan mağlup çıkan Nazi Almanya'sını ve mihver devletleri yargılamaya başlamışlardı.

Bu amaçla uluslararası ceza mahkemeleri kurulmuştu. Savaşa katılan askerler ve siyasetçiler Nürnberg Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Tokyo Uluslararası Uzak Doğu Askeri Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başlamışlardı. Ancak bu mahkemeler yapısı itibari ile bugün evrensel kabul edilen birçok kuralı ihlal edecek şekilde kurulmuş ve hüküm tesis etmişlerdir.

Bu mahkemeler daha ilk andan itibaren "yargının bağımsızlığı" ilkesine ters düşecek şekilde kurulmuşlardır. ABD ve müttefiklerinin girişimleri ile meydana getirilen bu mahkemelerin hâkim ve savcıları de yine aynı şekilde galip devletler tarafından atanmıştır. Bu şekilde " doğal hâkim ilkesi" de ihlal edilmiştir. Yani suç işlenmeden önce var olan bağımsız mahkemelerce yargılama yapılmamıştır.

O dönemin şartları göz önüne alındığında bu temel ilkelerin bir tarafa bırakılmasının adaletin tesisine halel getirmeyeceği söylenebilecek olsa bile, yapılan yargılamaların yalnızca savaştan mağlup çıkan devlet askerleri ve siyasetçilerine yönelik yapılmış olması aslında bizim için en büyük ipucu olmuştur.

Örneğin milyonlarca insanın tek bir saldırı ile hayatını kaybettiği ve bir o kadarının da sakat kaldığı dünya tarihindeki en trajik saldırı olan Nagazaki ve Hiroşima saldırıları ve bunların sorumluları asla yargılanmadılar. Çünkü ABD tarzı adalet anlayışında 2.500 askerin karşılığında milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesi oldukça normaldi.

Bu anlayış kendini tarih boyunca birçok alanda gösterdi. Amerikan devletinin verdiği kayıplar her zaman diğerlerinden daha değerli oldu. 11 Eylül sonrasında ise bu adalet anlayışı bizim bölgemizde hüküm sürmeye başladı. Bir kez daha hayatını kaybeden 2.500 civarı Amerikan vatandaşına karşılık Irak ve Afganistan’da milyonlarca insan hayatını kaybetti. Olayın sorumlusu olduğu ileri sürülen el-Kaide lideri Usame Bin Ladin öldürüldüğü gün bir açıklama yapan Başkan Obama “ Adalet yerini buldu” (on nights like this one, we can say to those families who have lost loved ones to al Qaeda’s terror:  Justice has been done.”)[2] diyerek bir kez daha Amerikan tarzı adalet anlayışını tüm dünyaya ilan etmiş oldu.

Bir diğer olay ise oldukça yakın bir tarihte Afganistan’da yaşandı. 7 Nisan günü gerçekleştirilen intihar saldırısı sonucunda içlerinde ABD'li bir diplomatın da bulunduğu 4 kişi hayatını kaybetmiş, misilleme olarak NATO tarafından bir hava saldırısı düzenlenmişti. Yapılan misillemede 11'i çocuk 12 sivil hayatını kaybetmiş ancak NATO saldırı dolayısı ile özür dilemeyeceğini açıklamıştı.[3]

Aynı dönemde İsrail'in Mavi Marmara olayına ilişkin olarak özür dilemesi ve “barış süreci” ile gündemi oldukça yoğun olan ülkemizde bu konu çok da dile getirilmedi. Ancak Libya'da adalet ve demokrasiyi tesis eden, Suriye'de ise aynı adaleti tesis etmesi için dört gözle beklenen NATO'nun ve dolayısı ile ABD'nin adalet anlayışını bizlere anlatması açısından oldukça önemli bir örnek oldu bizler açısından.

İşte tüm bu örnekler göz önüne alındığında bu saldırıların ardından ABD ve NATO tarafından bölgemizde nasıl bir adaletin tesis edileceğini tahmin etmek hiçte zor olmasa gerek!

Bir Soru: Bir saldırıyı barbarca yapan nedir?

Boston’da meydana gelen saldırıların ardından dünyanın dört bir yanından taziye ve kınama mesajları gelirken, ülkemizde de Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu saldırıyı sert bir dille kınayan mesajlar gönderdiler. Ancak benim ilgimi çeken Maliye Bakanı Mehmet Şimşeğin paylaştığı bir twit oldu; “Boston'da dün yapılan barbar saldırıyı kınıyorum.”

Sormadan edemiyor insan birkaç gün önce NATO tarafından yapılan saldırıda 11 çocuk hayatını kaybetmişken ve NATO özür dilemeyeceğini açıklamışken hiçbir kınama mesajı göndermeyen yöneticilerimizi bu denli kızdıran acaba ne oldu?

Kanaatimce saldırının “ barbarca” nitelendirilmesi yönteminden kaynaklandı. Çünkü alınan bilgiler saldırının düdüklü tencere içerisine yerleştirilen ev yapımı bir bomba ile meydana getirildiği yönünde. Yani kullanılan araçların oldukça ilkel araçlar olması saldırıyı da bir o kadar “ barbar” hale getiriyor. Yoksa son teknoloji insansız hava araçları ile gerçekleştirilen “modern” bir saldırı olmuş olsa aslında belki de herhangi bir kınamaya ihtiyaç duyulmayacaktı.



Makaleler

Güncel

Hava Durumu