Warning: getimagesize(resimler/icerikler/kartellerden-helikopter-ihalesinde-son-atak.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
Kartellerden helikopter ihalesinde son atak

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


Kartellerden helikopter ihalesinde son atak

  • Kategori: TÜRKİYE
  • 10 Mart 2006
  • By YDH
  • 14723 görüntülenme
img
Kartellerden helikopter ihalesinde son atak YDH

AKSİYON-10 yıldır sonuçlandırılamayan taarruz, taktik ve keşif helikopteri (ATAK) ihalesinde sona

AKSİYON-10 yıldır sonuçlandırılamayan taarruz, taktik ve keşif helikopteri (ATAK) ihalesinde sona gelindi. 2 milyar dolarlık ihalenin finalistleri son kozlarını oynuyor

 

Yeter artık. Bu ihale 10 yıllık bir iş, çok uzadı. Yapılacak İcra Komitesi toplantısında karara varmayı umuyoruz. Bizim görüşümüz bu ihaleyi karara bağlamak yönünde.’ Savunma Sanayii Müsteşarı (SSM) Murad Bayar yılan hikâyesine dönen Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) taarruz, taktik ve keşif helikopteri (ATAK) ihalesinde artık sona gelindiğini işte bu sözlerle ilan ediyordu.

 

Uluslararası silah lobileri ve devletlerin mücadelesine sahne olan 4,5 milyar dolarlık ilk ihale sürecinde iki kez masaya oturulmuş ancak imzalar bir türlü atılamamıştı. 1997’ de başlayan ve 2000 yılında sonuçlanan ilk ihaleyi bölücü terör örgütüne karşı verilen mücadelede önemli roller üstlenen “Cobra” helikopterinin üreticisi Amerikalı Bell Textron kazanmıştı.

 

Ancak imzaların atılacağı dönemde patlayan “Şubat Krizi” ihale sürecini altüst etti. Kriz nedeniyle alım sayısının azaltılması, ortak üretim ve helikopterlerin kaynak kodunu kimin sağlayacağı (source code) konularında taraflar anlaşamayınca 2004 yılında ihalenin iptal edildiği ve yeni bir ihale yapılacağı açıklandı. Neticede yeni bir şartname hazırlandı ve ertesi yıl alım için teklifler alınmaya başlandı.

 

İKİNCİ İHALENİN FARKI

2005 Şubat’ında tekrar açılan ihale ilk ihaleden birçok bakımdan farklıydı. Öncelikle alınması planlanan helikopter sayısı 145’ten 50’ye düşürülmüş, dolayısıyla alım için ayrılan bütçe de 4,5 milyar dolardan 2 milyar dolara inmişti.

 

Bir diğer önemli husus ise Türkiye’nin taleplerinde ciddi değişiklikler olmuştu. Ankara “helikopterin beyni” olarak kabul edilen uçuş ve silah sistemlerinin yerli yazılıma uygun olarak değiştirilmesini şartnamenin en ana koşulu olarak belirlemişti. Müsteşar Bayar, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada bu konudaki ısrarın nedenini şöyle açıklıyordu: “Helikopter ve uçaklarda en önemli unsur üzerlerindeki elektronik uçuş ve silah sistemleridir. Uçak ve helikopterler 30-40 sene kullanılabiliyor ancak elektronik sistemler 5-6 yılda bir değişiyor.

 

Eğer elinizde bulunan helikopter ya da uçakların, uçuş ve silah sistemlerine ilişkin entegrasyonunu siz yapmadıysanız, bunun anahtarı da sizde olmuyor; dolayısıyla kimden satın aldıysanız ona mahkûm oluyorsunuz. Bu ihalede biz, ‘helikopter alacağız ancak üzerindeki kritik sistemleri biz entegre edeceğiz’ diyoruz.”

 

Savunma sanayiinde millî yazılım ve şifreleme sistemlerinin kullanılması konusundaki ısrarın temelinde yatan sebep ise içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan sıcak gelişmelerdi. ASELSAN’da uzun yıllar görev yapan emekli muhabere tuğgeneral Aytekin Ziylan, Irak Hava Kuvvetleri’nin her iki Körfez Savaşı’nda da etkisiz kalmasında uçuş kontrol kodlarının Amerikalılar tarafından elde edilmesinin büyük rolü olduğunu düşünüyor: “Bir uçağın veya helikopterin aklı sahip olduğu yazılımlardır. Bu sayede dost ve düşman tanımlaması bu sistem tarafından yapılmakta ve silah sistemleri bu yönlendirme doğrultusunda hedefe kilitlenmektedir. Saddam Hüseyin tedbir olarak Rus ve Fransız yapımı savaş uçakları almıştı. Lakin ABD yazılım kodlarını bu ülkelerden temin edince bir tane bile uçak havalandıramadan savaş bitirildi.”

 

Ziylan, benzer bir durumun İngiltere ile Arjantin arasında yapılan Falkland Savaşı’nda yaşandığını anlatıyor. Arjantinlilerin Fransız yapımı Exocet füzeleriyle Kraliyet Donanması’na büyük kayıplar verdirmesi üzerine İngilizlerin paniklediğini hatırlatarak, Londra’nın hemen üretici firma ile temasa geçerek füzelerin kaynak kodlarını elde ettiğini ve bu sayede savaşı kazandığını hatırlatıyor. Tüm bu örneklerden hareketle kodlar ve ortak üretim konusunda millî menfaatler doğrultusunda kararlı bir tutum sergileyen SSM’nin bu ısrarı ABD’li silah şirketlerinin ihaleden erken havlu atmalarına sebep oldu.

 

Halen TSK bünyesinde görev yapan ve bölücü terör örgütü PKK’ya karşı verilen mücadelede büyük yararlar sağlayan Apache ve Cobra helikopterlerinin üretimini gerçekleştiren Boeing ve Bell Textron şirketleri bu taleplerin kabul edilemez olduğunu öne sürerek 2005’te açılan ihaleye katılmayacaklarını açıkladılar. Savaş sanayiinde haklı bir üne sahip bu iki Amerikan şirketinin ihaleden çekilmeleri gözlerin diğer adaylara çevrilmesine sebep oldu.

 

Fransız-Alman-İspanyol ortaklığı “Eurocopter” şirketinin “Tiger”, Rus-İsrail ortak şirketi Rosonobonoexport’un K-52 “Erdoğan” İtalyan Agusta-Westland firmasının “Mangusta A-129” ve Güney Afrika Denel’in “Rooivalk” ile boy gösterdiği ihalede sadece şirketler değil, devletler de yarıştı. Finale kalan şirketler 30 Haziran’da açıklandı. Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ile Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün de katıldığı beş saatlik Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısından çıkan sonuç gerçekten şaşırtıcıydı; finale İtalyanlar ve Güney Afrikalılar kalmıştı.

 

FRANSIZLARDAN SÜRECİ BALTALAMA SİNYALİ

Görüşmelerin Güney Afrikalı Denel ve İtalyan Agusta-Westland ile sürdürüleceğinin açıklanması birçok uzman tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Jane’s Defence dergisinin Türkiye temsilcisi Lale Sarıibrahimoğlu bu durumu SSM’nin izlediği yeni politikaya bağlıyor: “Türkiye savunma sanayii konusunda son derece kararlı bir tutum sergiliyor. Bu politikanın temelini savunma sanayiinin dışa bağımlılığını azaltmak ve gelişmiş silah teknolojisinde transfere yani ortak üretime imkân sağlayan firmalarla çalışmak olarak özetleyebiliriz. Ankara sadece helikopter satın almak istememekte; helikopterlerin gelişmiş uçuş ve silah sistemlerinin ortak üretiminde de aktif rol almak istemektedir. Satıcılarla yapılan görüşmelerde buna razı olan firmalarla çalışılacağı açıkça söylenmiştir. Bu şartları kabul eden Güney Afrikalı şirket ile İtalyan Agusta’nın finale kalması bu kararlılığın ifadesidir.”

 

Uluslararası devleri geride bırakarak finale kalan Güney Afrikalı Denel, bu ihalenin en büyük sürprizine imza attı. İhaleye saatte 260 km hız yapabilen ve 6 bin 96 metre yükseklikte uçabilen “Rooivalk” yani “Kızıl Şahin” helikopteriyle katılan Denel, 700 km menzilli bu hava aracı için oldukça uygun bir fiyat talep edince finale kalmayı başardı. Son beş yıldır faaliyet raporlarında zarar açıklayan Denel, ihaleyi kazanarak içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan çıkmayı amaçlıyor. İhalenin şirket için taşıdığı önemi Denel’in Yönetim Kurulu Başkanı Shaun Lienberg “Şimdiye kadar Rooivalk’la ilgili sahip olduğumuz en iyi fırsat” olarak özetliyor. Şu ana kadar sadece Güney Afrika ordusu tarafından kullanılan bu helikopterin ülke dışında alıcı bulmasının şirket açısından büyük yarar sağlayacağına dikkat çeken Lienberg, ihalenin bu açıdan da kendileri için büyük önem taşıdığını ifade ediyor.

 

Şirket yönetiminin ihaleye ne kadar ümit bağladığının bir diğer önemli göstergesi de alınan küçülme kararı kapsamında işten çıkarılması planlanan 700 kişinin sözleşmelerinin bir yıl daha uzatılması oldu.

 

“Rooivalk” helikopteriyle ihalede boy gösteren şirketin ihaledeki en büyük rakibi Eurocopter ile ciddi bir teknolojik işbirliği olduğunu hatırlatan gazeteci Sarıibrahimoğlu çok önemli bir tehlikeye dikkat çekiyor: “Bu helikopterin uçmasını sağlayacak teknoloji ihaleden elenen Eurocopter firmasının elinde ve şirket bunu Denel’e vermeye yanaşmıyor. Uçuş sistemleri konusunda yüzde 40 gibi büyük bir oranda Fransız desteğine ihtiyaç duyan Denel’e, bu desteği alamazsa vaatlerini yerine getirmesi mümkün olamayacak. Fransa’nın kilit rol oynadığı görüşmelerden sonuç alınmazsa Denel açısından zor günler başlayabilir.”

 

Savunma sanayii uzmanı Aydın Çetiner, Denel’in daha önce de SSM ile işbirliği yapmak istediğini ancak bu yakınlaşma çabalarının yine Fransız hükümeti eliyle engellendiğini anlatıyor. Çetiner’in anlatımlarına göre Fransız havacılık şirketi Puma, -şimdiki adı Eurocopter- casus filmlerine taş çıkartacak bir operasyonla bu anlaşmayı bozmayı başardı. Fransa’da yaşayan PKK’lıların bir bölümünü Güney Afrika’ya gönderen şirket Kürtlerin tıpkı siyahların maruz kaldığı sıkıntılara maruz kaldığı propagandasını yaparak kamuoyunda bu satışa yönelik tepkiler oluşmasını sağladı. Oluşan tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Nelson Mandela “Atatürk Barış Ödülünü” reddetti ve Türkiye’ye silah ambargosu uygulanması talimatını verdi. Bu operasyon yüzünden TSK’nın çok ucuza yapabileceği bir tedarik sürecini daha pahalı olan Amerikan ve Avrupa malı ürünlerle gerçekleştirdiğini anlatan Çetiner, benzer bir sürecin yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguluyor.

 

Fransızlar dışında ihale sürecini yeniden karıştırmak isteyen bir diğer şirket ise Amerikan Boeing şirketi. İhale sonuçları açıklanmadan kısa bir süre önce “Apache” saldırı helikopterlerini, kısa adı FMS olan “Dış Askerî Satış Kredisi” ile satmayı öneren Boeing’in bu önerisi hazır alımı öngörmesi nedeniyle SSM tarafından reddedildi. Amerikalılar buna rağmen ihalenin kesin sonuçları açıklanmadan pes etmeyeceğe benziyor.

 

TÜM YOLLAR ABD VE İSRAİL’E ÇIKIYOR

İtalyan şirketi Agusta finale en yakın aday olarak görülüyor. Mangusta A-129 modelinin daha önce İtalyan ordusu tarafından Somali, Arnavutluk ve Kosova operasyonlarında aktif olarak kullanılmış olması bu helikopterin artı hanesine yazılan hususların başında geliyor. Agusta’nın ortak üretim hattı kurmayı hatta fabrikasını Türkiye’ye taşımayı önermesi ve üçüncü ülkelere satış için işbirliğine açık bir tutum sergilemesi de firmayı bir adım öne çıkartıyor. Teknoloji transferine de olumlu bakan İtalyan savunma devinin ürettiği Mangusta A-129 saatte 265 km hız yapıyor. 3 bin 290 metreye çıkabiliyor, 550 km aralıksız uçabiliyor. ‘Hellfire’ yani “cehennem” ateşi adlı füzeyi fırlatıyor.

 

Aydın Çetiner, Mangusta’nın sahip olduğu tüm bu olumlu özelliklere karşın yüksek irtifa ve sıcak hava şartlarında görev yapacak motor kapasitesine sahip olmadığını belirtiyor. Çetiner’in dikkat çektiği bir diğer önemli nokta da helikopterin üzerinde taşıdığı silah sistemlerinin İsrail tarafından üretileceği gerçeği. Dolayısıyla Rus firması Kamov ile ihaleye katılan ve elenen İsrail, dolaylı olarak bu süreçten yararlanmış oluyor.

 

Halen Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde hizmet veren AB-412 helikopterlerinin de Agusta şirketi tarafından üretildiğini hatırlatarak, şirketin bu markayı ihaleden elenen Amerikan şirketi Bell-Textron lisansıyla ürettiğini, dolayısıyla İtalyan şirketinin kazanması halinde dolaylı olarak ABD ve İsrail şirketlerinin de bu anlaşmadan kârlı çıkacağını dile getiriyor.

 

Türkiye planlı tedarik konusunda ciddi sorunlar yaşayan bir ülke. Geçmişte yaşanan süreçlere bakıldığı zaman gerek genel maksat helikopterlerine gerekse silahlı saldırı helikopteri temininde küçük partilere büyük paralar yatırıldığı görülüyor. İçinde yaşadığımız coğrafyada silahlı çatışmaların hiç eksik olmaması ve yakın bir gelecekte de bu çatışmaların bitecek görünmemesi savunma sanayiine duyulan ihtiyacın artmasına neden oluyor. Gece ve gündüz operasyon yapabilen, çok rollü ve maliyet açısından da en gerçekçi fiyatlarla temin edilen bir helikopterin ülkemizin güvenliği için hayati roller üstlenebileceği açık. Bu konudaki gelişmelerin seyrini hep birlikte izleyeceğiz ve göreceğiz.

 



Makaleler

Güncel

Hava Durumu