Warning: getimagesize(resimler/icerikler/riyad-zirvesi-arap-ronesansi-ve-bolge-gundemi.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
Riyad zirvesi, “Arap rönesansı” ve bölge gündemi

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


Riyad zirvesi, “Arap rönesansı” ve bölge gündemi

img
Riyad zirvesi, “Arap rönesansı” ve bölge gündemi YDH

SAAF-Afganistan ve Irak’ın ABD tarafından işgali sonrasında İran’ın arttığı belirtilen nüfuzu, Arap ülkelerini tedirgin

SAAF-Ortadoğu zorlu bir süreçten geçiyor. Afganistan ve Irak’ın ABD tarafından işgal edilmesi sonrasında İran’ın bölgede arttığı belirtilen nüfuzu, Arap ülkelerini tedirgin ediyor. Buna karşın Suudi Arabistan’ın başını çektiği bir “ılımlı Sünni eksen”in oluşumu sağlanmış durumda.

 

Lübnan savaşı sırasında İsrail’le ilişkilerde ılımlı çizgilerini sürdüren Arap liderleri, geniş halk kitlelerinin tepkisini çekmişti. Los Angeles Times gazetesi, Ürdünlü ve Batılı gözlemcilerin Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın sonunun İran’ın devrik şahının sonuna yaklaştığına dair uyarılarına yer veriyordu.

 

Ürdün Kralı gelişmeleri Ortadoğu’da yükselen bir “Şii hilali” ile açıklıyordu. Mısır Lideri Hüsnü Mübarek ise Şii Arapların kendi yaşadıkları ülkelerden daha fazla İran’a bağlı olduğunu belirtti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el-Faysal’a göre ise ABD Saddam’ı devirerek Irak’ı İran’a teslim etmişti. Arap liderler, bu açıklamalarıyla Irak’taki demokratik süreçlerin iktidara taşıdığı Şii ağırlıklı hükümetle birlikte Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de İran’a ait bir nüfuz koridorunun oluştuğunu ortaya koyuyordu.

 

Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ün hummalı çalışması bu kaygılı atmosferde başladı. Kuveyt’te yayınlanan es-Siyase gazetesi, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz’in “bazı ülkeler Arapların meselelerini fırsat bilerek nüfuzunu arttırmaya çalışıyor” şeklindeki demeciyle İran’a gönderme yapmasını bu sürecin işareti olarak okudu.

 

Riyad yönetimi birkaç hafta sonra Filistin’de ulusal birlik hükümeti kurulması konusunda inisiyatif alarak Hamas’la el-Fetih arasında uzlaşmaya varılmasını sağladı. Ürdün Kralı Abdullah ise Şarku’l- Evsat’a verdiği demeçte o günlerde kurulması beklenen yeni Filistin hükümetinin İsrail açısından da eşi bulunmaz bir fırsat olacağını söylüyor; Hamas’ın İran nüfuzundan uzaklaştırılmasının önemine vurgu yapıyordu.

 

Suudi Arabistan, İsrail Hizbullah savaşından sonra siyasi istikrarsızlığa sürüklenen Lübnan konusunda da inisiyatif almaya hazırlanıyor. Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçisi, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’la Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz’in görüşmesinden sonra çalışmalarını başlattı. Lübnan’daki siyasi bunalımdan bir süre önce Meclis Başkanı Nebih Berri’nin girişimiyle başlatılan ulusal diyalog görüşmelerinde uzlaşmaz bir tutum takınarak sürecin bitmesine sebep olan el-Mustakbel Partisi Lideri Sa’d Hariri, Meclis Başkanı Berri ile beş kez görüşerek sorunun çözümüne ilişkin sinyaller verdi.

 

Öte yandan Iraklı kaynaklar, Suudi Arabistan’ın Maliki hükümetini değiştirme konusunda da inisiyatif alarak alternatif bir hükümet oluşturmaya çalıştığını belirtiyor. Sünni Irak Uzlaşma Cephesi Lideri Adnan Duleymi ve Baasçı Mişan el-Cuburi ile yeni bir ittifak kuracağını açıklayan ve Kürt İttifakından destek talep eden İyad Allavi, Suudi Arabistan Kralı Abdullah tarafından Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin Başkanı Mesut Barzani ile eş zamanlı olarak Riyad’a davet edildi. Bu gelişmeler, Allavi oluşumuyla, İran yanlısı Maliki hükümetine alternatif hazırlandığı şeklinde yorumlanıyor.

 

Arap liderleri, İran’ın nükleer projesi konusunda verdikleri resmi demeçlerde bölge ülkelerinin barışçıl nükleer teknolojiye sahip olma haklarının bulunduğunu ifade ediyor. Bununla birlikte ABD’nin İran’ın nükleer programı konusunda yarattığı siyasi ortamı da dikkate alarak bölgede yaşanacak nükleer silahlanmadan kaygı duyduğunu belirtiyor. Suudi Arabistan, ABD ile İran arasındaki gerilimin bölgeyi olumsuz etkileyeceğini düşünüyor ve İran’a bu konuda kullandığı dili değiştirmesini tavsiye ediyor.

 

Arap Birliği’nin Riyad’da yapacağı zirve toplantısı bu bölgesel gelişmelerin yarattığı ortamda gerçekleştirilecek. Suudi Arabistan’da yayınlanan el-Yevm gazetesi, diplomatik kaynaklara dayanarak zirvede Filistin, Lübnan, Irak ve nükleer programı dolayısıyla İran’ın görüşüleceğini ve bazı ekonomik sorunların ele alınacağını belirtti.

 

25 Şubat’ta Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Malezya, Endonezya ve Türkiye dışişleri bakanlarıyla İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun katılımıyla Pakistan’da düzenlenen toplantıda da benzer konular ele alınmış; ancak Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bölgede mezhep eksenli bir kutuplaşmanın yararlı olmayacağını, İran ve Suriye tarafını dikkate alan çalışmaların daha yararlı olacağını kaydetmişti.

 

Suudi Arabistan’daki toplantı için Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e de bir davet iletildi; ancak davetin açılış toplantısına katılma yönünde bir içerik taşımasından dolayı Türkiye, buna büyükelçilik düzeyinde katılmayı düşünüyor.

 

Daha açık bir ifadeyle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, daha önceki Dışişleri Bakanları toplantısına konuşmacı olarak çağrılmıştı; ancak bu kez sadece açılış oturumunda bulunmak için (yani konuşma yapmak için değil) davet gelince Türkiye'nin bu toplantıya alt düzeyde katılması bekleniyor.

 

Türkiye; Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan ile gerçekleştirdiği görüşmelerde İran konusundaki tutumunu açıkça söyledi. Hatta Gül, İran Dışişleri Bakan Mutteki'yle Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında 'Biz İran'a karşı yapılacak hiçbir toplantıya katılmayız' diyerek Ankara’nın tavrını ortaya koymuş oldu.

 

Bölgedeki tüm gözler, tüm ağır bölgesel sorunların görüşüleceği Riyad’daki Arap zirvesine çevrilmiş durumda. O kadar ki Riyad zirvesini “Arap Rönesansı” için önemli bir adım olarak görenler bile var.



Makaleler

Güncel

Hava Durumu