Warning: getimagesize(resimler/icerikler/font-face-verdana-size-2-amerika-ve-iran-ne-gerekiyor-font.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
<FONT face=Verdana size=2>Amerika ve İran... Ne gerekiyor?</FONT>

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


Amerika ve İran... Ne gerekiyor?

img
Amerika ve İran... Ne gerekiyor? YDH

ABD Dışişleri eski Bakanı Henry Kissinger Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde CIA’nın İran raporunu değerlendirdi.

ABD Dışişleri eski Bakanı Henry Kissinger Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde CIA’nın İran raporunu değerlendirdi:
 
CIA’nın İran konusundaki değerlendirmesi iki ana sorunu içerisinde barındırıyor: Nükleer bir İran tehdidi için şu anda nasıl bir hüküm vermeliyiz? İstihbarat bölümünün Beyaz Saray ve hükümetin diğer organlarıyla ilgili nasıl bir hüküm vermeliyiz?
 
Geçen hafta CIA’nın sunduğu ana hükümler dramatik nitelikteydi: “2003 yılı sonbaharında Tahran nükleer silahlanma programını durdurduğuna biliyoruz.” Bu ifade çok geniş düzeyde yorumlandı. Zira bu ifade, Bush yönetiminin İran’ın nükleer programına karşı yürüttüğü uluslararası baskı politikasıyla çelişiyordu.
 
Oysa sözkonusu ifade İran’ın nükler silahlanma programının bir parçası için geçerliydi. O da savaş başlıklarının üretimi! Gerçekte nükleer silahlar konusundaki kaygı üç unsura dayalıdır: Nükleer yakıt üretimi; füzelerin geliştirilmesi; nükleer başlıkların yapımı. Şu ana kadar devam eden uranyum zenginleştirme programı en tehlikeli faaliyet olarak görülüyor.
 
Nitekim İran, uranyum zenginleştirme oranını 2006 yılında artırdı. Daha uzun mesafeyi vurabilecek füzeler geliştirmeye devam etti. Görüldüğü kadarıyla durdurulduğu söylenen nükler başlık üretim çalışmalarıydı.
 
CIA’nın değerlendirmesine göre İran 2009 yılında nükleer silah üretecek kadar uranyum zenginleştirebilir. Yine güçlü ihtimale göre 2010-2015 yılları arasında nükleer başlık üretebilir. İran’ın uranyum zenginleştirmesi konusundaki istihbarat tartışması şu anda 3 bin uranyum zenginleştirme cihazıyla ilgili!  Yönetim bu durumun İran’ın nükleer silah elde etmesi konusunda bir tehlike arzettiğini düşünüyor ve baskı yapılması için gerekli politik adımların atılması gerektiğine inanıyor.
 
Güvenlik Konseyi’nin tüm üyeleri de İran’dan uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmasını istedi. Ancak bu ülkeler nasıl hareket edilmesi ve ne tür yaptırımlara gidilmesi konusunda uzlaşabilmiş değil.
 
Sonra CIA’nın raporunda şu konulara da işaret edilmemişti: İran’ın askeri silahlanma programını “kabul edilemez” göre ülkeler ne zaman bu kanaatleri yönünde adım atmaya başlayacaklar. İran, nükleer başlık üretene kadar bekleyecekler mi? CIA, İran’ın ne zaman bu noktaya geldiğini bileceğini mi düşünüyor? Yeterli önlemler almak için gerekli zaman olacak mı? İran’ın stokladığı maddeler ne olacak?
 
Acaba Tahran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmayı kabul etmesine karşılık stokladığı maddeleri muhtemel tehdit olarak elinde tutmasına izin verme tehlikesini göze alacak mıyız?
 
CIA’dan, bu programla ilgili yeteli delilleri barındıran kapsamlı bir rapor beklenirdi. İran’ın silahlanma programını ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerini 2003 yılı Şubat ayında durdurduğuna dikkat çekiliyor. O sırada ABD, Afganistan’ı işgal ediyor; Irak’a saldırmaya hazırlanıyordu. Bu iki ülke de İran sınırındaydı ve Washington Irak politkası kitle imha silahlarını ortadan kaldırmayla gerekçelendiriyordu.
 
2003 yılı sonbaharında İran gönüllü olarak nükleer silahların yayılmasını engelleme anlaşmasına gönüllü olarak katıldığında Saddam Hüseyin yönetimi devrilmişti. Şu halde İranlı Ayetullahların böyle bir adım atması makuldu.
 
Ancak 2005 yılı sonbahar aylarınd Amerika’nın Irak’taki çabalarının başarısız olduğu görüldü. ABD’nin İran’a da el atamayacağı düşünülüyordu. Belki de İran yönetiminin bu durumu hissetmesi onu nükleer silahlanma programına geri dönmeye teşvik etti. Belki de böylece Amerika’nın bölgedeki caydırıcılığını delebileceğini düşündü.
 
İran’a dönük politikalar bir parti meselesi değildir. Zira şu anki yönetimin değişmesi durumunda da uygulanacaktır. Her zaman Amerika’nın İran’la ilişkileri normalleştirme imkanları araması gerektiğini söyledim. Daha barışçıl bir dünya için kendimizi uyuşturmaya mecbur değiliz.
 
Önemli olan İran’ın güvenliğinin garantiye alınması ve kimliğinin korunmasına karşılık Ortadoğu’daki cari düzenle birlikte hareket etmesidir. Şu halde İran’ın barış yerine başka bir seçeneği tercih edip etmeyeceği noktasında da stratejik öngörüler belirlenmelidir.
 
Henry Kissinger / Washington Post



Makaleler

Güncel

Hava Durumu