Warning: getimagesize(resimler/icerikler/span-style-font-size-9pt-font-family-verdana-sans-serif-mso-fareast-font-family-calibri-mso-fareast-theme-font-minor-latin-mso-bidi-font-family-arial-mso-bidi-theme-font-minor-bidi-mso-ansi-language-tr-mso-fareast-language-en-us-mso-bidi-language-ar-sa-sa): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
<SPAN style="FONT-SIZE: 9pt; FONT-FAMILY: 'Verdana','sans-serif'; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-ansi-language: TR; mso-fareast-language: EN-US; mso-

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


  • Kategori: ANALİZLER
  • 01 Ocak 1970
  • By YDH
  • 15370 görüntülenme
  • img
    YDH

    YDH-Sadr grubuna ait “manhajalsadren” adlı internet sitesinde Ebu Ali el-Basir imzasıyla kaleme alınan yazıda İran’ın Mukteda Sadr’ı rehin aldığından, el-Kaide’yi desteklediğine, İmam Musa Sadr’ı Libya ile birlikte ortadan kaldırdığından, Sadr grubunu Amerikalılara sattığına kadar bir dizi konuda iddialar ileri sürülüyor. Mukteda Sadr’ın aldığı çelişkili kararların İranlıların sahte belgelerinden kaynaklandığını iddia eden yazı, Sadr grubu içinde ciddi ayrışmaların bulunduğunu ortaya koyuyor.

    YDH-Sadr grubuna ait “manhajalsadren” adlı internet sitesinde Ebu Ali el-Basir imzasıyla kaleme alınan yazıda İran’ın Mukteda Sadr’ı rehin aldığından, el-Kaide’yi desteklediğine, İmam Musa Sadr’ı Libya ile birlikte ortadan kaldırdığından, Sadr grubunu Amerikalılara sattığına kadar bir dizi konuda iddialar ileri sürülüyor. Mukteda Sadr’ın aldığı çelişkili kararların İranlıların sahte belgelerinden kaynaklandığını iddia eden yazı, Sadr grubu içinde ciddi ayrışmaların bulunduğunu ortaya koyuyor.   

     

    Seyyidü’ş- Şehid Muhammed Bakır es Sadr Irak halkının kalbine öyle bir şey ekti ki ne bu asırda ne de yakın geçmişte böyle bir işi kimse başarmamıştı. Sadr'ın bu yaptığı halkı Tağut rejimin muğlâk vaatlerinden kurtardı.

     

    Bu ekilenler gençlerin kalbinde korkusuz bir mücadele azmi olarak semeresini verdi ve Saddam ve yardımcıları ile savaştılar. Kim bu mücahitlere karşı çıkmaya kalkıştı ise hem kamuoyu nezdinde hem de bütün düzlemlerde başarısız oldu.

     

    Saddam ve yanlışlarının Muhammed Bakır es-Sadr'a düzenledikleri oyunu Şehid üstadımız Kufe Mescidi’nde kıldırdığı namazda bozdu ve bütün cemaat hep bir ağızdan ''Şeytanı istemiyoruz''diye slogan atıyordu.

     

    Şehid Sadr o gün yine esirlerin serbest bırakılmasını istedi. Geniş bir katılımla cuma namazını kıldırdı ve cuma namazında rejim için dua etmenin haram olduğunu açıkladı. Şehid Sadr insanların kalbine din sevgisi ve ona içten bağlılık etmeyi, hizipçilik yapanları, sapkınları, statükocu bürokratları desteklememeyi öğreterek aramızdan ayrıldı.

     

    Şehid Sadr kardeş bir toplum meydana getirdi ve onun zamanında suç oranı azaldı, hırsızlık yok olmaya yüz tuttu, hicap ve takva toplumun geneline hâkim oldu. En önemlisi Şehid Sadr insanların kalbine şecaat tohumları ekti.

     

    İşte Irak işgale henüz başlamıştı ki Irak halkı kendi içinde örgütlenerek işgale karşı savaşmaya başladı. Direniş Felluce'de başladı ve Necef’te ve Sadr kentinde son buldu. Sadr grubu Basra'da başarısız hükümeti yıldırdı ve bütün bunları büyük önder Mukteda Sadr'ın liderliğinde yaptı.

     

    Fakat Seyyid Mukteda es Sadr İran’a henüz gitmişti ki Sadr gurubu içinde çatırdılar başladı. Bütün Sadr gurubu Seyyid Mukteda'nın ağzına baktığı için İran hükümeti Seyyid Mukteda’yı İran'a çekmek istedi ve bu İran'a teşne hükümet tarafından sürekli tekrarlandı ve Seyyid Mukteda’ya bu İran iş süslü gösterildi.

     

    Sadr hedef tahtasında, Kufe'de öldürülecek falan gibi tantanalar, Sadr İran'a gidene kadar devam etti. Tam Seyyid Mukteda İran'a gitti ki, çelişkili açıklamalar ve hükümetin üstünlüğü başladı. Bütün bu kargaşa hiçbir gerekçe göstermeksizin Kasım Süleymai'nin önderliğindeki ziyaretçi kafilesine yönelik İran ve onunla işbirliği içindeki hükümetin sırasında Seyyid Mukteda'nın 15 Şaban’da hareketsizleştirilmesi ile zirveye ulaştı.

     

    Tam o sırada Şehid Sadr'ın bürosu hükümet güçleriyle birlikte hareket eden dört tane rütbeli İran subayı tarafından esir alındı. Sadr gurubuna bütün siyasi girişimlerden, Şehid Sadr zamanında kazanılmış bütün toplumsal itibardan uzak tutarak darbe vurmak istediler. Ve aynı şekilde Sadr gurubunun Amerika ile mücadelesine, Amerika'nın bütün planlarına karşı çıkmasına, Maliki hükümetinin Amerika’yla imzalamayı planladığı anlaşmayı kabul etmemekteki mücadelesine darbe vurmak istediler.

     

    Sadr gurubu bunlarla beraber gaz ve petrol kanununa, federalizm ismi altındaki bölünme planına, Kerkük'ün Kürtlere verilmesine ve eski Baasçı unsurların yönetime geri dönmesine karşı da mücadele vermektedir. Dolayısıyla Seyyid Mukteda'nın İran'a gitmesi gerekiyordu ve bu hileli yolu kullandılar.

     

    Fars İran, Sadr gurubuna silah verip sonra verdiği silahları ve silah depolarını teker teker Amerikalılara ihbar ederek Sadr gurubunun kendileri için bir oyuncak olduğunu göstermiş oldu. Sadr gurubunu istedikleri zaman Amerika istedikleri zaman hükumet karşısında kullanabilecekleri bir silah olarak gördüler. Seyyid Mukteda İran'a gittiğinde Mehdi Ordusu yanlısı sitelerde defalarca Seyyid Mukteda'nın akıbetinden endişelendiğimizi ve başına neler geldiğinden habersiz olduğumuzu yazdık. Aynı şekilde aşağıdaki satırları yazdık

     

    Sadr gurubunun bütün önemli şahısları da dahil olmak üzere Seyyid Mukteda sağ mıdır, ölü müdür, ne yer ne içer ne yapar nerde yatar hiçbir bilgiye sahip değiliz. Acaba Seyyid Mukteda’yı İran'ın atom enerjisinin kurbanı olarak büyük bir anlaşma sonucu Amerikalılara mı verdiler; zira bu İran siyasetine bir halel getirmez.

    İranlılar el-Kaideyi besliyor ve eğitiyor ve Usame bin Ladin İran’da bulunuyor. İran, Rafsancani başkanlığına razı olmadı diye Seyyid Ahmet Humeyni'yi öldürttü.

     

    Rafsancani de “İmam Humeyni benden sonra en liyakatliniz Hamenei'dir” yalanını söylemişti. Seyyid Musa Sadr'ı da Kaddafi ile anlaşmadığı ve kendisiyle uyuşmadığı için bir gece vakti kaybetti. İşte bu İran gerçeğidir ve İran Sadr Gurubu ile derin bir ayrılık içine girmiştir.

     

    Irak hükümeti İran ve Amerika için çalışmaktadır. Irak içinde onlar için çalışan şahıslar yerleştirilmiştir ve onların başında Kis el Huzali, Ekrem el-Kabi, Muhammed Tabatabai sayılabilir. “Özel Tim” adı altıda bir gurup oluşturulmuştur. İçlerindeki içtenlikle direnişe katılan ve direniş ruhunun devam etmesi için uğraşanlara saygımız olmakla birlikte, Mehdi Ordusu iki guruba ayrımlaştır.

     

    Sadr gurubunun Necef çatışmalarından başarıyla çıkması Amerikalıları, hükümeti ve İranlıları rahatsız etti. Amerikalılar şanslarını defalarca denediler, özellikle Sayın Seyyid Mukteda'nın evini kuşattıktan sonra Irak'ı baştan sona yakmak istiyorlardı. Sonra hükümet şansını birkaç defa denemek istedi hiçbir netice alamadan bu girişimlerini bırakmak zorunda kaldı. Bu sefer Bedirciler Şehid Sadr'ın bürosunu yaktılar ardından bütün Irak yandı.

     

    Bedirciler iki saat içinde büyük bir hezimete uğratıldı, büroları basıldı bütün adamları toplandı, bu arada İran bedircileri takviye etmek için olağan üstü bir çaba gösterdi. Sadr'a “Babanın evini yakıyorlar sen ne yapıyorsun” denildiğinde Sadr gurubu çileden çıkmıştı ve o evi yakanların hepsi öldürüldü, onların sonuncusu Sistani'nin Necef sorumlusu Kazım Bedri'dir.

     

    Bütün bu baskılardan sonra Sadr gurubu bir sarsıntı yaşadı ve zayıfladı. İranlı görevliler karar mercilerini işgal etmeye başladı ve Seyyid Sadr'ı bir gerçek olarak göz ardı etmeye başladılar. Yine bunlar birçok samimi insanı istifa ettirip yerine akıl fukarası adamı atadılar. Birçok kişi Sadr gurubundan ayrıldı. Birçok kişi zorla istifa ettirildi ki Dr. Ebu Abdullah bunlardan biridir.

     

    Sıra cuma imamlığına geldi Mücahid Evs el-Haaci'yi azledip yerine zayıf bir konsey getirdiler. Çok kıymetli birçok insanın yerine bir sürü zayıf iradeli adam koydular örnek olarak Şeyh Fadıl Esad Nasıri ve Seyid Riyad Nuri sayılabilir. Bunlardan ikincisini sırf tarzlarına uymuyor diye suikastla ortadan kaldırdılar. Şehid Sadr zamanında oralara atanmış olan ve Saddam'a korku salan birçok önemli kişi görevlerinden alındı ve şimdi evlerinde oturuyorlar.

     

    Bu görevinden alınan kişiler arasında, Şeyh Abbas Rebii, Allame Şeyh Halit Kazimi, Şeyh Müeyyed Hazreci, Şeyh Hüseyin Muhammedavi, Seyyid Muzaffer Batat, Şeyh Casim Saidi, Şeyh Kerim Menfi, Şeyh Abdussamet, Şeyh Abdurrezzek Nedavi ve daha birçokları sayılabilir. Bu görevinden alınalar arasına birçok düşünce adamı da mevcut bunlar arasından, Dr Abduccebbar Hecami, Dr Kureyşi ve Semir Kazimi, Dr Şeyh Yusuf Nasıri, Diyala Cuma İmamı Şeyh Faris zikredilebilir. Yine birçok Afganistanlı da bu görevden alınma furyasından nasibini aldı. Yerlerine atanan zayıf adamların temel sorunu paraya boğulmuş olmaları. Mesala Şeyh Cabir Hafaci'nin aylık geliri bir milyon dinar. Oysa herkes bilir ki Şehid Sadr Irak'ın varoş mahallerinde en kötü şartlarda yaşmıştı.

     

    İşte bu gün Seyyid Mukteda’yı bedenen öldürenler ya da manevi otoritesini ortadan kaldıranlar ya da insanları onun etrafından uzaklaştıranlar, Seyyid Mukteda’nın yazısıyla Sadr gurubu aleyhine hükümet, Amerika ve İran'ın lehine emirler kaleme alanlardır. Bundan sonra çelişkili açıklamalar başlamıştır ve bu Amerika'nın başlattığı açık savaşın bir sonucudur. Yine bu utanç verici ateşkes için ve utanç verici 16 şart için ulaşanların işidir. Zira bu şartlarla kent Amerikalılara teslim edilecek Sadr grubu mensupları ölüme terk edilecek ve silahları müsadere edilecek.

     

    Şimdi Sadr burada olsaydı ve bunları görseydi bunlara müsaade eder miydi? Bu süreçte hükümet ile Amerika ve İran işbirliği yapmıştır. “Mutteki” açıkça biz kanun dışı unsurlarla savaşta hükümetin yanındayız diye demeç vermiştir.

     

    Acaba Seyyid Mukteda Sadr kentinden 1550 kişinin öldürülmesine 3000 kişinin yaralanmasına ve evlerin yıkılmasına nasıl razı oldu. Acaba Seyyid Mukteda Basra’daki hükümetin yenilgisinin onların lehine güçlü bir başarıya dönüşmesine neden razı olsun. Acaba Seyid Mukteda kahraman şeyhlerin cesetlerinin yakılmasına neden müsaade etsin, bizim bildiğimiz Seyyid Mukteda'nın gayreti buna müsaade etmez. Bununla birlikte 16 şartı içeren uğursuz anlaşma ve imzalayanlar şüphelidir.

     

    Bu anlaşmayı imzalayan beş kişiye Sadr teşekkür etmiştir; ama bu beş kişi hükümetin uşağı olmuştur. Şüpheli Salah el-Ubeydi ve beraberindekilere Sadr, bu sözde anlaşmada teşekkür etmektedir. Onlardan Numani Numaniyye’deki davet ile şerefyap olup ihsana gark olmuştur.

     

    Seyid Fazıl Şer'i Sadr çizgisinden sapmış ve Maliki’nin danışmanı olmuştur. Şimdi Sadr gurubu bu adamların elindeki, diğer yazıları ile karşılaştırıldığında benzerlik arz etmeyen bu kâğıtlara nasıl güvensin?

     

    İranlıların bu günler için sahte yazı yazan adamlar yetiştirdiğini biliyoruz. İranlılar her ne kadar kamuoyu önünde Amerika ile savaşıyor gibi gözükse de onu razı etmeye çalışıyorlar.

     

    İnsanlar önceden bu beyanların Seyyid Muktedaya ait olduğuna inanıyorlardı fakat uyanmaya başladılar. Geçenlerde Bağdat'ta Sadr yanlısı bir grup, 16 maddeyi içeren bu anlaşma yazısının Sadr'a ait olduğuna inanmadıklarını beyan ettiler.

     

    Bu gün Sadr gurubunun başına gelenler Saddam döneminden beterdir. Öldürülenler, yaralananlar, evleri bombalananlar tutuklananlar almış başını gidiyor. İranlılar bu Dava ve Bedr Örgütü sayesinde Sadr gurubunu il meclisi seçimlerinden alıkoydular. Bedirciler bir sürü hırsızlık yapıp Sadr gurubuna zarar verdi. Son Sadr gurubu zarar görmüştür; ama olağanüstü gizli cihat planıyla görünmeyen darbeler indirerek bunların hesabını soracaktır.

     

    http://www.manhajalsadren.com/almakalat/2008/06/012.htm

    Çeviren Emrah Kekilli

    

    Makaleler

    Güncel

    Hava Durumu