YDH- Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesi yazarlarından Rami Khuri, Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın istifa kararının bir politik manevra olduğu kanaatinden hareketle Abbas’ı istifasında samimiyete ve Arafat gibi davranmaya çağırıyor.
YDH- Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesi yazarlarından Rami Khuri, Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın istifa kararının bir politik manevra olduğu kanaatinden hareketle Abbas’ı istifasında samimiyete ve Arafat gibi davranmaya çağırıyor.
Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas istifa ederek ve 2010 Ocağında yapılacak olan seçimlere girmeyeceğini açıklayıp, eski ve boş bir oyuna başvurdu.
Abbas’ın açıklamasının ardından Filistinli sıradan vatandaşlar sokaklara çıkak Abbas’ın makamında kalması için gösteriler ve mitingler yaptılar. Abbas bu oyuna başvurarak kendi halkını ihtiyaçlarına ve saygınlığına karşı hakaret etmiş oldu.
İşte tam bu noktada üç mesele aynı anda gündeme geliyor. Abbas’ın kişiliği ve başarıları, Filistin liderliğinin niteliği ve önemi, Filistin halkının şu anki öncelikleri.
Bu söylenilen üç hususu nedeniyle Abbas aptalca melodramını kesmeli, dediği gibi istifa etmeli, Filistin ulusal liderliği işlevsel hale getirilmelidir.
Kişisel olarak Abbas, bütün hayatını içtenlikle Filistin davasına adamış birisi olarak saygı görmektedir. Ancak mesele popüler rekabet meselesi, karakter testi ya da herhangi bir kişinin haletiruhiyesi ile alakalı bir mesele değil, çoğunluğu büyük sıkıntılar içinde yaşayan bir halkın meselesidir.
Evet, Abbas Yaser Arafat ile birlikte Filistin davası için kırk sene mücadele vermiştir; ancak şu anda yapabileceği en iyi şey dediği gibi geri çekilmektir. Sonra politik tecrübelerinden istifade edilmesi için Filistin’de bir üniversitede dersler vermeye başlayabilir.
Ya da Filistinlilerin İsrail ile kapsamlı bir barış yapmak için yaptığı ve her seferinde başarısızlığa uğrayan teşebbüslerini dikkatli bir şekilde yazıp analiz edebilir.
Abbas’ın istifa etmesi önemli; çünkü Filistinliler tek bir liderlik altında toplanmalı. Bunu Yaser Arafat 1960’lı yıllardan sonra FKÖ’nün çatısı altında bütün gurupları büyük ölçüde toplayarak başardı.
Zira Arafat bağımsız bir Filistin mantığı ile hareket etti, Arapların olaya müdahalesini en aza indirmeye gayret etti, birçok farklı ideolojik gurubu FKÖ’nün şemsiyesi altında toplayabildi. Gazze ve Batı Yaka’yı içeren bağımsız bir Filistin için mücadele etti.
Ancak Arafat’ın üstlendiği misyon Abbas gibi dava arkadaşları tarafından ya yıpratıldı ya da tamamen terk edildi.
Maalesef Abbas, kişilik olarak ve politik olarak yetersiz ve başarısız birisi. Bunun en açık örneklerinden birisi Amerika ve İsrail’in baskılarına boyun eğerek İsrail’in Gazze’de savaş suçu işlediğini ifşa eden Goldston Raporu’nun BM’de tartışılmasının ertelenmesini kabul etmesidir.
Tabi attığı adımdan hemen geri döndü; ancak artık uluslararası hukuk ile kurduğu ilişkide ne kadar başarısız olduğunu ifşa etmişti artık. Bunun yanında kendi halkının haline olan kayıtsızlığını göstermiş oldu. Zira Filistin halkı İsrail vahşetinin ve dokunulmazlığının tarafsız bir el tarafından sonlandırılmasına adeta susamış durumda.
O nedenle yıllardan beri Abbas tarafından erozyona uğratılan Filistin yönetiminin tekrar bir seçimle gücünü toplaması gerekmektedir; zira bu gün bütün Filistinliler adına, önemli siyasi amaçları gerçekleştirime yolunda konuşabilecek tek ve muteber bir lider gerekmektedir.
Birkaç gün önce düzenlediği mitinglerde,’’Filistin halen güçlüdür; çünkü azimlidir ve haklı bir davası vardır’’ şeklinde sözler sarf etti. Evet bunlar değerli nitelikler; ancak tek başına Filistin’in ulusal hakları, Filistin Devleti ve mülteciler sorunlarını halletmede başarılı olamaz.
Bu nedenle Arap ülkelerindeki mülteci kampı sakinleri de dâhil olmak üzere bütün Filistinli guruplar adına konuşabilecek ve Filistin ulusal çıkarları için çalışacak bir Filistin liderliği gerekmektedir.
Abbas, ancak kendi zayıflığını ve Filistin kurumlarının işlevsizleştirilmesini temsil etmektedir. Tabi bir de bunun yanında sessiz sinema oynarken başarısı var. Tıpkı ülke çapında mitingler düzenleyerek kendi gücünü pekiştirme çabaları gibi. Abbas bu türden açıkça sığ ve boş işler yaparak hem kendi itibarını hem de insanlarının itibarını zedeliyor.
Yeni Filistin lideri Lübnan’daki Burc el Baracne, Yermuk ya da Cebel-i Hüseyn mülteci kamplarına, ya da Suriye ve Ürdün’deki diğer mülteci kamplarına gitmeli ve oradaki yoldaşları ile istişare etmelidir.
İsrail ile barış sürecini, eğer bu gün barış mümkün değilse İsrail’in yeni yerleşim birimleri kurma ve kolonizasyon politikalarına karşı direnme üzerine bir ortak zemin tesis etmelidir.
Bu gün Filistinlilerin liderlerinde dürüstlük, alçak gönüllülük, fikir birliği oluşturma becerisi ve açıklık görmeye ihtiyaçları vardır; ancak Abbas’ta bunların hiçbirisi yok.
Çeviren: Emrah Kekilli
http://www.dailystar.com.lb/article.asp?edition_id=10&categ_id=5&article_id=108672
