Warning: getimagesize(resimler/icerikler/span-style-font-family-century-gothic-sans-serif-font-size-9pt-mso-fareast-font-family-calibri-mso-fareast-theme-font-minor-latin-mso-bidi-font-family-arial-mso-bidi-theme-font-minor-bidi-mso-ansi-language-tr-mso-fareast-language-en-us-mso-bidi-language-a): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
<SPAN style="FONT-FAMILY: 'Century Gothic','sans-serif'; FONT-SIZE: 9pt; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-ansi-language: TR; mso-fareast-language: EN-U

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


  • Kategori: ANALİZLER
  • 01 Ocak 1970
  • By YDH
  • 14740 görüntülenme
  • img
    YDH

    YDH- Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesi düşünce editörü Micheal Young, aşağıdaki yazısında son dönemde Lübnan üzerindeki nüfuzu yeniden artan Suriye’nin Lübnan’a yeniden asker sokmaya çalıştığını öne sürüyor.

    YDH- Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesi düşünce editörü Micheal Young, aşağıdaki yazısında son dönemde Lübnan üzerindeki nüfuzu yeniden artan Suriye’nin Lübnan’a yeniden asker sokmaya çalıştığını öne sürüyor.

     

    Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed, 2005 yılında silahlı kuvvetlerini Lübnan’dan çektiğinde, Esed’in ülkenin yeni durumunu kabullendiği ve Suriye’nin ülke üzerinde etkisini Beyrut’la sınırlı tutmakla yetindiğine dair iyi niyetli bir inanç oluşmuştu. Aslına bakarsak, onun hedefi o zaman da, şimdi olduğu gibi, Lübnan’a yeniden bir askeri müdahale yapmaktı.

     

    Geçen haftalarda, Amerika Suriye’yi Hizbullah’a üst düzey silah yardımı yapmakla suçlamıştı. Kuveyt’te yayımlanan Rai al-Aamm gazetesi ve İsrail medyası, bu yardımlara Scud-D füzelerinin de dahil olabileceği ihtimali üzerinde durmuştu.

     

    Ayrıca Suriye’nin Hizbullah’a, içlerinde muhtemelen gelişmiş düzeydeki SA-24 Igla’nın da yer almış olduğu uçaksavar füzeleri gönderdiğine dair, İsrailli yetkililerin açıklamalarını da içeren bazı raporlar vardı.

     

    Şam bu suçlamaları reddetmişti; fakat 2007 tarihinde, Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah partisinin İsrail’e karşı yeni sürpriz bir silah aldığını açıklaması, birçok kişiye bahsettiği şeyin üst düzey bir uçaksavar ünitesi olduğunu düşündürmüştü.

     

    Esed, sürekli olarak ‘Direniş’in kaybetmesine izin vermeyeceği şeklinde açıklamalar yapmaktayken, Suriye’nin Hizbullah’a gelişmiş silah yardımı iddialarını reddetmesi pek inandırıcı durmuyor. Şam’a Amerikan müdahalesinin bir numaralı savunucularından olan Senatör John Kerry’nin de, Suriye cumhurbaşkanına yaptığı son ziyarette silah yardımı konusunu açtığı söyleniyor. Peki Şam neden Lübnan’ı risk altına girecek kadar önemsiyor?

     

    Esed’in bu konuya yaklaşımını anlamak için, Nisan 2007 tarihinde konuşulanlara bir göz atalım. O dönemde, Suriye cumhurbaşkanı ve BM sekreteri Ban-Ki Moon, Şam’da bir araya gelmişti. Görüşmede çeşitli konular tartışıldı ve Esed, şu açıklamayı yaptı: ‘300 yılı aşkın zamandır, uyuşmazlıklar ve etnik temelli siyasi yapı* Lübnan’da büyük yer edinmiştir. Lübnan halkı çok hassastır. [Ülkede] barış ortamının sağlandığı yıllar, Suriye kuvvetlerinin Lübnan’da bulunduğu yıllardır. 1976’dan 2005’e kadar olan dönemde Lübnan’da düzen vardı, şimdi ise büyük bir düzensizlik.’

     

    Esed haklıydı, gerçekten de büyük bir düzensizlik vardı; fakat bu düzensizlik, varlığını büyük oranda, Suriye’nin ve onun Lübnanlı müttefiklerinin çabalarına borçluydu; çünkü 2005 ve 2009 yılları arasında, meclis çoğunluğunun bağımsız bir Lübnan devleti yapılandırma yönündeki tüm çabalarının önüne engel koyanlar onlardı. Ve Esat’ın bu konuda söyledikleri, objektif birtakım gözlemler olmaktan çok daha öteye gider.

     

    Bu görüşler Esed’in babası Hafız’dan devraldığı dünya görüşünün temel bir parçasıdır; buna göre Suriye, Ortadoğu’da ağırlığını hissettirebilmek için, Lübnan’a hükmetmelidir.

     

    Beşşar Esed, askeri bir kontrol gerçekleştirmeden, Suriye’nin hegemonyasının tamamlanmayacağının farkında. Şam Beyrut’ta gerçek bir ‘yumuşak kuvvet’e de sahip değil. Suriye’nin Hizbullah dışındaki ve temelde Suriye’den çok İran’a yakın olan müttefiklerinin ülke içindeki etkileri zayıf kalmakta.

     

    Bu koşullar altında ancak bir ordu, Lübnan’daki iki farklı cemaati; Suriye’nin 1970’lerin ortalarından beri, yani Hafız Esed’in askeri birliklerini Lübnan’a yolladığı dönemde; hedeflediklerine uygun olarak dizginleyebilir. Söz konusu olan cemaatler, Sünniler ve Marunilerdir.

     

    Maruniler o dönemden beri ciddi bir güç kaybına uğramıştır; fakat Suriyeliler için büyük bir problem olmaya devam etmektedirler. Suriye’ye uzun zamandır karşılardır, hatta Michel Aoun’un Şam’la uzlaşmış olması bile, çok az Hıristiyanı ikna edebilmiştir.

     

    Suriyelilerin bu durumu görmedikleri söylenemez. Hala Samir Jaja’ya asla destek vermeyecek olan Hıristiyanlar olsa da, son zamanlarda Lübnan Kuvvetleri (Semir Ca’ca’nın Grubu) Aounculardan daha faal olduklarını kanıtladılar.

     

    Gelecek Aouncular için pek sağlıklı görünmüyor. Hareket Aoun’un yerine kimin geçeceği konusu üzerinde bölünmüş durumda ve Aoun vefat ettiğinde de dağılacakmış gibi görünüyor.

     

    Suriyeliler, Jaja’yı dikkatlice korumaktalar, ve Başbakan Hariri’ye de açık açık, onunla olan ilişkilerinin durumunun, Hariri’nin Jaja’yla olan ilişkisinin durumuna bağlı olduklarını belirttiler.

     

    Suriye, Hariri ve Jaja arasındaki bağları kopartmak ve bu sayede Sünni ve Marunilerin Suriye askeri müdahalesine karşı ortaklıklarını bozmak niyetini güdüyor. Fakat Esed’in, ordusu olmadan, Lübnan’daki Sünni ve Marunileri kontrol altında tutmanın epey zor olacağını anlaması gerekiyor.

     

    Suriye rejimi için Lübnanlı Sünnilerin memnuniyetsizliği ise daha büyük bir tehdit. Şaşırtıcı olarak, Jaja Suriye’yle Hariri’den daha iyi diyalog kuruyor, temelde de bu, başbakanın manevra alanının pozisyonundan ve Suudi sponsorlarından dolayı kısıtlanmış olmasından kaynaklanıyor.

     

    Sünniler; en az Şiiler kadar güçlü bir topluluk oldukları için, bir azınlık yönetimi olan Esed rejimine kendi zayıflıklarını hatırlattıkları için ve Suriye’den kopuşları Refik Hariri suikastından ve Beyrut’un Mayıs 2008’de Hizbullah ve Suriye müttefikleri tarafından ele geçirilmesinden sonra iyice belirgin hale geldiği için, Suriye’nin Lübnan’da mutlak bir kontrol sağlamasının önündeki en büyük engeli teşkil ediyorlar.

     

    Bu çerçevede, Suriye’nin Hizbullah’a silah yardımı nasıl bir anlam kazanıyor? Lübnan’a askeri kuvvetlerini sokabilmek için, Suriye’nin bazı önkoşulları tamamlamış olması gerekiyor, bunlar; Arap dünyasında olumlu yönde bir fikir birliği, İsrail’in buna yeşil ışık yakması, Batı yönetimlerinin, özellikle de ABD’nin onayı ve Lübnanlı politik sınıfların Suriye’ye karşı birlikte hareket etmemesi.

     

    Esed, bu son koşul üzerine odaklanıyor ve eğer bunu başarıp Lübnan’a askerlerini sokarsa Arap dünyasından buz gibi bir muhalefetle karşılaşması çok muhtemel görünüyor.

     

    ABD ve İsrail’e gelince; 1976’da her ikisi de FKÖ’yü dize getirmek adına, Suriye’nin Lübnan’a girmesine onay vermişlerdi.

     

    Eğer Beşşar Esed, Hizbullah’ı bir tür FKÖ gibi, bölgesel istikrara bir tehdit gibi göstermeyi başarabilirse, babasının 30 yıl önce yaptıklarını tekrar edebilir. Fakat bu stratejinin işlemesi için, Suriyeli başkanın, Hizbullah’ı ancak Suriye’nin çözeceği bir problemin sorumlusu olarak gösterebileceği yeni bir savaşa ihtiyacı olacak.

     

    Bu yüzden de Hizbullah’a, belki de İsrail’e karşı bir çatışmada kullanılacak olan silah yardımları yapıyor. Fakat, Hizbullah’ın endişelenmesi için bir sebep yok, çünkü Esed bu partiye zarar vermeyecektir. Çünkü, Esat Hizbullah’ı Suriye’nin Lübnan’a girebilmesi için meşrulaştırıcı bir faktör olarak kullanmak niyetindedir ve bu yüzden partiyi ayakta tutmak isteyecektir.

     

    Bu, Lübnan’ı hem Suriye’nin, hem de Hizbullah’ın karşılıklı faydalandığı 2005 öncesi bir denge durumuna getirecektir.

     

    Esed’in hedefi ortada; fakat bunu nasıl gerçekleştirecek? İşin çok önemli bir kısmı, Amerika’ya bakıyor. Eğer Esed yeni bir Lübnan savaşının kendisi için de zararlı olacağını fark edemezse, Lübnan’a yeniden girmek için kumpaslar kurmaya devam ediyor olacak.

     

    Çeviren: Gözde Donat

     

    

    Makaleler

    Güncel

    Hava Durumu