YDH- Hamid Rıza Muhacir, Asriran internet sitesi için Beyrut’tan kaleme aldığı aşağıdaki yazısında Hizbullah tarafından işgalden kurtarılışının 10. yıldönümünde Lübnan’dan bir resim yansıtmak istediğini belirtiyor.
YDH- Hamid Rıza Muhacir, Asriran internet sitesi için Beyrut’tan kaleme aldığı aşağıdaki yazısında Hizbullah tarafından işgalden kurtarılışının 10. yıldönümünde Lübnan’dan bir resim yansıtmak istediğini belirtiyor.
25 Mayıs 2000’in üzerinden 10 yıl geçti. On yıl önce İslami Direniş, İsrail ordusuna ilk hezimeti tattırdı ve İsrail ordusu dönemin Başbakanı ve şimdiki Savunma Bakanı Ehud Barak’ın emriyle güney Lübnan’dan çekildi.
Bundan iki gün sonra Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, işgal altındaki Filistin’in (İsrail) kuzey sınırına birkaç kilometre mesafedeki Bint Cubeyl kentine gitti ve İsrail’e yönelik o tarihi aşağılamasını söyledi: “İsrail örümcek yuvasından daha zayıftır.”
Bu aşağılama İsrailli generallere o kadar ağır gelmişti ki onlar 2006 yılındaki savaşta Bint Cubeyl’i işgal ederek bunu telafi etmeye çalıştılar. Ancak Direniş savaşçıları Bint Cubeyl’i Golani Tugayı adı verilen seçkin İsrail birliklerine cehenneme çevirdiler ve “Direniş’in Seyyidi”nin vaadinin gerçek olduğunu ispat ettiler.
Bugün İsrail ordusunun Lübnan’dan kaçmak zorunda kalışının 10. Yıl dönümü. Güneyin işgalden kurtarılışından on yıl sonra bugün bir resim göstermek istersek genel anlamda şunları söyleyebiliriz:
1- Lübnan, Taif Anlaşması’nın bu ülkenin siyasi hayatı için bir gerçeklik haline getirdiği çoğulculuktan dolayı hiçbir grubun mutlak anlamda hakim olamadığı bir ülkedir.
Öte yandan bu çoğulculuktan dolayı Lübnan, bölgesel ve uluslar arası güçlerin karşı karşıya geldiği ve rekabet ettiği bir yerdir. Dolayısıyla da tüm Lübnanlıların Hizbullah gibi düşünmesini, Hizbullah gibi davranmasını ve kabinede müttefikleri ve bakanları olmasına rağmen Lübnan hükümetinin sesinin Hizbullah’ın sesi gibi çıkmasını beklememek gerekir.
2- İsrail’e karşı silahlı bir hareket olan Hizbullah, aynı zamanda Güney Lübnan’ı işgalden kurtarmasından bu yana sürekli olarak güçlenen bir siyasi partidir. Unutmamak gerekir ki Hizbullah, 1996 yılında ilk defa katıldığı seçimlerde parlamentoda yalnızca 2 milletvekiline sahip olmuştu; ancak Hizbullah’ın bugün 20’den fazla milletvekili bulunuyor.
3- Hizbullah, Lübnan siyasi hayatında tamamen demokratik bir tutum içerisindedir. Örneğin, geçen yılki seçimlerde Hizbullah ve müttefiklerinin (8 Mart ittifakı) oyu 14 Martçılardan fazla olmasına rağmen Lübnan’daki siyasi makamların etnik ve mezhebi gruplar arasında bölüştürülmesini öngören Taif Anlaşmasından kaynaklanan taifecilik sisteminden dolayı 8 Mart İttifakı seçimleri kaybetti.
14 Martçılar, seçimlerin kaderini tayin eden Zahle kentine yurtdışından getirdikleri yüzlerce kişiyle seçimleri kendi lehlerine çevirmeyi başardılarsa da bu yıl yapılan belediye seçimlerinde Hizbullah’ın müttefiki “İli Askaf İttifakı” zafer kazandı ve Zahle’de geçen yılki parlamento seçimlerindekinden farklı bir sesin yükseldiğini ispat etti.
Binaenaleyh Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, geçen yıl parlamento seçimlerinden sonra el-Menar televizyonu aracılığıyla yaptığı konuşmada seçim yenilgisini kabul edip karşı tarafı tebrik ederek “yarın artık el ele verip ülkeyi inşa etmeliyiz” dedi.
4- Bugün artık geçmiştekinin aksine Emel Hareketi güneyde Hizbullah’la tam bir ittifak içerisinde bulunuyor. Bu iki Şii parti, geçen pazar günü güneyde yapılan belediye seçimlerinde güney bölgesi için bir tasarı sundu.
Güneyden ve Lübnan’ın genelinden çekilecek bir fotoğrafta görünen şu: Hizbullah’ın gücü, nüfuzu ve etkisi her geçen gün artıyor.
5- Lübnan’ın bugününe ilişkin fotoğrafından söz edip de Hizbullah’ın artan askeri gücüne değinmemek olmaz. Her ne kadar Hizbullah, 2006 yılındaki savaşta hazırladığı sürprizlerle İsrail ordusunu yenilgiye uğrattı ve bölgedeki stratejik dengeyi değiştirdiyse de bugün Hizbullah’ın gücü 2006 yılındakine oranla çok daha fazla.
İsraillilerin itirafıyla Hizbullah’ın füzeleri bugün İsrail’in her noktasına ulaşabilecek durumda ve Seyyid Hasan Nasrullah’ın ifadesiyle bu füzeler artık yalnızca duvarları delmekle kalmayacak.
Sonuç olarak diyebiliriz ki bugünkü Lübnan manzarasında, bir dizi sabit ve bir dizi değişken özellikler yer alıyor. Lübnan’a ve Direniş’in bu ülkedeki rolüne bakarken tüm bu sabit ve değişken özelliklere dikkat etmek gerekiyor.
Fakat Lübnan’ı tasvir etmek üzere çizilen her resimde görülmeden geçilmeyen bir büyük yapı taşı var ve bu yapı taşı Hizbullah’tan başkası değil.
Çeviren: Alptekin Dursunoğlu