Warning: getimagesize(resimler/icerikler/span-style-font-family-century-gothic-sans-serif-font-size-9pt-mso-fareast-font-family-calibri-mso-fareast-theme-font-minor-latin-mso-bidi-font-family-arial-mso-bidi-theme-font-minor-bidi-mso-ansi-language-tr-mso-fareast-language-en-us-mso-bidi-language-a): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
<SPAN style="FONT-FAMILY: 'Century Gothic','sans-serif'; FONT-SIZE: 9pt; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-ansi-language: TR; mso-fareast-language: EN-U

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


  • Kategori: ANALİZLER
  • 01 Ocak 1970
  • By YDH
  • 14719 görüntülenme
  • img
    YDH

    YDH- İran’ın Lübnan eski Büyükelçisi Muhammed Ali Subhani, İran İslam Cumhuriyeti’nin Kurucusu İmam Humeyni’nin ölüm yıldönümünde hükümet yanlılarının İmam’ın torunu Hasan Humeyni’ye yaptığı hakaretin Lübnan’daki yansımalarını yazdı.

    YDH- İran’ın Lübnan eski Büyükelçisi Muhammed Ali Subhani, İran İslam Cumhuriyeti’nin Kurucusu İmam Humeyni’nin ölüm yıldönümünde hükümet yanlılarının İmam’ın torunu Hasan Humeyni’ye yaptığı hakaretin Lübnan’daki yansımalarını yazdı.

     

    İran’ın Lübnan eski Büyükelçisi Muhammed Ali Subhani, İmam Humeyni’nin vefat yıldönümü münasebetiyle düzenlenen törende alana önceden yerleştirilen hükümet yanlısı militanların “İmam Humeyni’nin gerçek torunu Hasan Nasrullah’tır” şeklinde slogan atarak Hasan Humeyni’yi konuşturmamalarıyla ilgili yazısında şunları ifade ediyor.  

     

    4 Haziran’da İmam’ın değerli ailesine yapılan saygısızlık kolayca geçiştirilecek basit bir mesele değildir. Çünkü bu merasim her yıl birçok yabancı misafirin ve gazetecinin katıldığı ülkenin en önemli resmi merasimlerinden biridir.

     

    Her yıl 4 Haziran’da İslam Cumhuriyeti’nin kurucusunun vefatı dolayısıyla düzenlenen merasimlere yüce rehberlik makamıyla birlikte İmam’ın ailesinin üyeleri, geniş halk kesimleri ve İmam’a ve İslam Devrimi’ne vefalı çok sayıda kişi katılır.

     

    Bu yıl 4 Haziran’da olanlar, yalnızca İmam’ın yadigarı, alim ve fazıl müderris Sayın Hasan Humeyni’ye yönelik yapılmış bir hareket değildi, o gün merasime katılanların, yabancı misafirlerin ve bunu televizyonlardan izleyen milyonlarca kişinin gözünün önünde, ulusal onurun ayaklar altına alınmasıydı.

     

    Matem sahibinin saygınlığına; babasının, büyükbabasının, büyükannesinin kabri başında, ülkenin önde gelenlerinin, halkın ve yabancı misafirlerin gözlerinin önünde hakaret edilmesinin hiçbir öğretide, dinde ve mezhepte izahı yoktur.

     

    Ben bu kısa yazımda bu çirkin olayın yıkıcı etkilerini, özellikle de dış boyutlarını tasvir etmeye çalışacağım.

     

    1- Yıllar önce İran İslam Cumhuriyeti’nin büyükelçisi olarak Lübnan’da hizmet ettiğim dönemde Sayın Hasan Humeyni Lübnan’a gelmiş ve Lübnan halkının özellikle de Lübnanlı Şiilerin benzersiz ilgisiyle ve teveccühüyle karşılanmıştı.

     

    Hac Hasan Bey, Lübnanlılar nezdinde son derece cazip bir şahsiyetti. Güney Lübnan’da geçtiğimiz her köyde, kasabada ve şehirde onu karşılamak için toplanan kalabalıklar onun için kurbanlar kesiyor, güney Lübnanlılara özgü adetlerle onu çiçek ve pirinç atarak zılgıtlarla karşılıyor ve onu görmekten duydukları sevinci ve mutluluğu gösteriyorlardı.

     

    Bu karşılamalar sırasında insanların gözlerinden yaşlar boşanarak: “İmam Musa (Sadr) geldi. İmam Musa geri döndü” diye haykırdığını defalarca duymuştuk. Hatta güney Lübnanlı bir hanım kalabalığı yararak benim yanıma gelmiş ve “Bu İmam Humeyni’nin oğlu ya da İmam Musa’nın kardeşidir” demişti.

     

    Gerek Fransız sömürgesi döneminde ve gerekse daha önceki Osmanlı hakimiyeti döneminde son derece zor şartlar altında yaşayan ve vatandaşlık haklarından mahrum bırakılan Lübnanlı Şiiler açısından İmam Musa Sadr’ın Lübnan’a gitmesi, orada Mahumlar Hareketi’ni kurması daha sonra da İmam Humeyni liderliğinde İran İslam Devrimi’nin gerçekleşmesi son drece önemli görülür. Lübnanlılar, Lübnan’daki yeni Şii kimliğini bu iki İmam’a bağlı görürler. İmam Musa Sadr ve İmam Humeyni… Ayrıca onlar şunu da çok iyi bilirler ki Seyyid Hasan’ın baba tarafından atası Humeyni, ana tarafından atası ise Sadr’dır.

     

    Hizbullah Genel Sekreteri Seyid Hasan Nasrullah, Hizbullah yetkililerinin ve İran heyetinin huzurunda Seyyid Hasan Humeyni’yle görüşmesi sırasında şöyle dedi: “Sizin Lübnan’daki varlığınız bize iki imamın hatırasını hatırlatıyor. Birisi Lübnan Şiilerini bu şekilde değiştiren İmam Musa Sadr, diğeri de Hizbullah olarak bizim her şeyimizi kendisine borçlu olduğumuz İmam Humeyni’dir. Bizler, İmam Humeyni’nin takipçileri olarak Lübnan’ı işgalden kurtaran gençlerdik. Biz bunu İmam Humeyni’ye borçlu olduğumuz bir iftihar olarak görüyoruz.”

     

    Seyyid Hasan Nasrullah’ın bu sözleri herkesi etkilemişti. İmam’ın yadigarı da Seyyid Hasan Nasrullah’a “Siz de İmam Humeyni’nin manevi evladı sayılırsınız” dedi.

     

    4 Haziran günü Seyyid Hasan Nasrullah lehindeki sloganlarını İmam Humeyni’nin yadigarına ve onun ailesine hakaret için bahane kılan bu beyler, şunu bilmelidir ki onların İmam’ın ailesine yaptıkları hakaret İmam’ın Lübnan’daki ve dünyanın her yerindeki bağlılarının zihninde ve kalbinde çok olumsuz etkiler bırakacaktır.

     

    Onlar, şimdi kendi kendilerine İran’da neler oluyor ki İmam’ın yadigarı, İmam’ın kabri başında konuşma yapamıyor diye soruyorlar. Aziz dostlar şundan hiç şüpheniz olmasın ki bu hareket onu da özel birtakım şartlara sokan Seyyid Hasan Nasrullah’ın içini de kan ağlatıyor.

     

    Seyyid Hasan Nasrullah, birçok defa bizzat bana dedi ki “Hizbullah, bayrağının İran’ın iç ihtilaflarında istismar edilmesine razı değildir. O defalarca Hizbullah bayrağının yalnızca İsrail’le mücadele için olduğunu vurguladı.

     

    Iran leaders accuse opposition of trampling on ...

     

    Seyyid Hasan Nasrullah’ın azınlıktaki bir kısım aşırıların onun adını istismar etmelerinden rahatsızlık duyduğundan ve bu kötü oyunun filmini gördüğünde de ağladığından eminim.

     

    Bu beyler, tahammülü ve hoşgörüyü her biri kendine özgü bir tarihe ve ideolojiye sahip olan Velid Canbolat’la, Mişel Aun’la ve Sa’d Hariri ile müzakere eden, halkının ve ülkesinin sorunlarını her zaman bu hoşgörüsü ve idareciliği ile çözen Seyyid Hasan Nasrullah’tan öğrensinler. Keşke sizler de Seyyid Hasan Nasrullah ölçüsünde tahammülünüzü biraz yükseltebilseydiniz ve İmam’ın yadigarının konuşma yapmasına izin verseydiniz. Belki de onun sözleri sizi razı edecekti ve artık slogan atmanıza da gerek kalmayacaktı.

     

    2- Çarşamba gecesi, merasimden önce program gereğince İmam’ı anma merasimleri tertip komitesi, yabancı misafirlerin talebi üzerine İmam’ın ailesi ile yabancı misafirlerin bir araya gelmesini sağladı. Bu toplantıda Sayın Hasan Humeyni, misafirlerin kaldığı yere geldi son derece samimi bir ortamda onlarla yemek yedi ve misafirlerle tek tek görüştü. Yabancı misafirler, yaklaşık üç saat boyunca Hasan Humeyni ile görüştü, hayatlarında kalıcı bir anı olmak üzere onunla hatıra fotoğrafı çektirdi.

     

    Fakat bu yabancı misafirler, cuma günü hayretten şoke olmuş gözlerle küçük bir grubun merasimin ev sahibine, İmam’ın torununa ve ailesine neler yaptığını, İmam’ın torununun konuşmasını nasıl tamamlayamadığını ve İmam’ın kızlarının ve torunlarının tören alanını nasıl terk ettiğini izlediler.

     

    Ey dostlar, ey ileri gelenler! Eğer siz bu yabancı misafirlerin yerinde olsaydınız nasıl bir hüküm verirdiniz? Yabancı misafirleri törenden sonra hayretten donakalmış görürdünüz. Merasime Almanya’dan gelen bir misafir, kendisine rehberlik eden görevliye “Dünyanın her yerinde, tüm kültürlerde bir ailenin üyeleriyle ihtilaf ve çatışma olsa bile oraya misafir olarak gelenlerin saygıya riayet etmeleri esastır” dedi ve keşke İmam’ın merasimine gelmeseydim de bu saygısızlığa tanık olmasaydım” diye ekledi.

     

    Sonuç olarak şunu belirteyim ki bu hakaretlerin İmam’ın ailesinin ve onun değerli yadigarının değerinden ve makamından, İran halkı ve dünyada İslam Devrimi’ni sevenler nezdinde hiçbir şey eksiltmeyeceğinden eminim. Ancak şu uyarının da ciddiye alınması gerekiyor. Bu ifratçıların meydanlara sürülmesi devam ettirildikçe hiçbir mevki ve makam güvende kalmayacak ve İran’ın ulusal onuru zedelenecektir.

     

    Muhammed Ali Subhani

    İran’ın eski Lübnan Büyükelçisi

     

    

    Makaleler

    Güncel

    Hava Durumu