Warning: getimagesize(resimler/icerikler/span-style-font-family-century-gothic-sans-serif-font-size-9pt-mso-fareast-font-family-calibri-mso-fareast-theme-font-minor-latin-mso-bidi-font-family-arial-mso-bidi-theme-font-minor-bidi-mso-ansi-language-tr-mso-fareast-language-en-us-mso-bidi-language-a): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/detay.php on line 18
<SPAN style="FONT-FAMILY: 'Century Gothic','sans-serif'; FONT-SIZE: 9pt; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-ansi-language: TR; mso-fareast-language: EN-U

Warning: getimagesize(resimler/reklam/dasfa.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /home/haber100/domains/haber100.com/public_html/ydh/reklam.php on line 16

banner1


  • Kategori: ANALİZLER
  • 01 Ocak 1970
  • By YDH
  • 14722 görüntülenme
  • img
    YDH

    YDH- İsrail’de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi yazarı Yoram Ettinger, Wikileaks’te yayımlanan belgelerin ABD Başkanı Obama’nın Müslümanlarla ilgili varsayımlarını yalanladığını iddia ettiği aşağıdaki yazısında Wikileaks belgelerinin İsrail çıkarlarını gözeten bir sızdırma olduğu yönündeki kanaatleri pekiştiren sonuçlara varıyor.

    YDH- İsrail’de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi yazarı Yoram Ettinger, Wikileaks’te yayımlanan belgelerin ABD Başkanı Obama’nın Müslümanlarla ilgili varsayımlarını yalanladığını iddia ettiği aşağıdaki yazısında Wikileaks belgelerinin İsrail çıkarlarını gözeten bir sızdırma olduğu yönündeki kanaatleri pekiştiren sonuçlara varıyor.

     

    Geçenlerde yayınlanan Wikileaks belgeleri Başkan Obama’nın terörle mücadele politikasının başarısızlığını ortaya çıkarıyor.

     

    1400 yıllık eski Müslüman performansını yeniden doğrulayan belgeler Obama’nın terörle mücadele politikasını şekillendirmiş olan temel varsayımlarını yalanlıyor:

     

    Yani Filistin sorununun Ortadoğu’daki çalkantının ve Batı karşıtı terörün kökenindeki sebep olduğu; Suudi Arabistan ve Pakistan’ın ABD’nin müttefikleri olduğu; İslam, teröre değil barışa teşvik ettiği için İslami terör diye bir şeyin olmadığı; “cihat” ruhu arındıran bir süreç olduğundan “cihat” terörizminin var olmadığı; küresel terörizmin olmadığı; İslami teröristlerin modernizmi reddeden bir Müslüman azınlığı temsil ettiği ve İslam’ın daima Amerikan hikâyesinin bir parçası olageldiği…

     

    Belgelere göre, İslami terörizm Latin Amerika’dan ABD’den geçerek ve denizaşırı Amerikan hedeflerine, Batı Avrupa’ya, eski SSCB’ye, Afrika’ya, (en çok da Müslüman kardeşlerini vurarak) Ortadoğu’ya, Güney Asya’ya, Uzakdoğu’ya ve Avustralya’ya olmak üzere dünyaya çektirmiş.

     

    İslami terörün dünya çapında hızla çoğalması ayrıca, Batılı üniversitelerin İnterneti, Blackberry’yi, iPod’u, Twitter ve Facebook’u beceriyle kullanan çok lisanlı mezunları tarafından da düzenlendi ve yürütüldü.

     

    Obama'nın varsayımlarının aksine, modern zamanın İslami teröristleri modernizmi reddetmiyorlar. Hakikatte, İslam’ın tarihi değer ve hedeflerini ilerletebilmek için modernizme ağırlık veriyorlar.

     

    İslam’ın dünyaya dini ve bölgesel hâkimiyet kaderinin ilahi güç tarafından mukadder kılındığına inanıyorlar.  Ve amaçlarını şiddet, “kâfirlere” ve “dinden dönenlere” karşı hoşgörüsüzlük, totalitarizm ve Filistin sorununu ve İsrail’in politikaları ya da varlığını aşan megalomanca iştiyaklarını baltalayan medeniyetlere ve teşekküllere karşı “Kutsal Savaşlar” (cihat) aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

     

    Filistin sorununu ve Arap-İsrail çatışmasını hesaba katmazsak, Müslüman teröristler Brezilya, Paraguay ve Arjantin birleşik sınırı boyunca ve Brezilya’daki San Paulo, Foz do Iguacu ve Parana’da çalışıyorlar. İsrail’in politikaları ve varlığından bağımsız olarak, Leşker-i Tayyibe, Ceyş-i Muhammed ve diğer İslami terör örgütleri –Pakistan’dan destek alarak- Hindistan’ı hedefliyorlar.

     

    Dahası, Leşker-i Tayyibe, Hindistan’da terörizmi yoğunlaştırmak amacıyla, -Pakistan İstihbarat Servisi’yle de iş birliği yaptığı- Pakistan’daki, Sri Lanka’daki ve Nepal’daki varlığını genişletiyor.

     

    Teröristlere pupa rüzgârı

    (Dışişleri Bakanı Clinton’ın Aralık 2009’daki bir hatırlatma notundan alıntı yapan) WikiLeaks’e göre, -özellikle- Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri; el-Kaide, Taliban ve Leşker-i Tayyibe gibi küresel İslami Sünni terörünün başlıca finansal destekçileri; Mekke’ye hac sırasında görünüşte hayırsever organizasyonlar aracılığıyla terör için para topluyorlar.

     

    The Sunday Times’ın 31 Mayıs 2010 baskısı Afganistan’ın finansal istihbarat ünitesi FinTraca’nın, Suudi Arabistan’dan çoğu Taliban’dan olan Afgan teröristlere bir buçuk milyar dolar transferini belgelediğini rapor etti.

     

    The British gazetesi sormuştu: "İnsan merak ediyor; bu paranın ne kadarı 1268 Amerikan askerini öldüren ve Afganistan’da binlerce başkasını sakatlayan silahları satın almak için kullanılmıştı?!”

     

     İktisat ve Terörizm İstihbaratı Hazinesi Müsteşarı Stuart Levey, “terörü beslemek için Suudi Arabistan’a para gittiğini… Şüphesiz, paranın bir kısmının Irak’a, Güney Doğu Asya’ya ve teröristlerin bulunduğu herhangi başka yerlere gittiğini…” duyduğuna 6 Ekim 2009’daki bir Senato Bankacılık Komitesi’nde tanıklık etti.

     

    Örneğin, Riyad’da bulunan al-Rajhi Bankası, İslami Çeçen Mücahitleri’ne fon sağlamaya karışmıştı. Pakistan eski Cumhurbaşkanı Benazir Butto’nun katline karışmış olan cihatçılara bir buçuk milyar dolar transferi de dâhil, Batı karşıtı İslamcı teröründe Suudi parmağı 2009’da Pakistan polisi tarafından da rapor edildi.

     

    Bir ABD Meclisi araştırıcı ünitesi olan ABD Hükümet Sorumluluk Ofisi (GAO) tarafından yapılan bir 15 Kasım 2010 raporu, Suudi Arabistan’ın krallığın içinde terörü finanse etmeyi gemlemekte ilerleme gösterdiğini fakat krallığın dışında İslami terörü beslemeyi engellemekte işbirliği yapmadığını savundu.

     

    Suudilerce beslenen İslami, kar gözetmeyen kurumlar –terör örgütleriyle doğrudan veya dolaylı bağları olanları- dünya çapında hızla çoğalıyor.

     

     

    İlk kuruluş, Müslüman Dünya Birliği, 1962’de kurulmuştu; Altı Gün Savaşlarından beş yıl önce, ilk yerleşmeler kurulmadan önce, Ürdün ve Mısır’ın Kudüs’ün, Judea’nın, Samaria’nın ve Gazze’nin bazı kısımlarını işgal ettiği ve Filistin sorunun Batılı politikacıların kafasını meşgul etmediği sıralarda.

     

    Bunu daha fazla Suudi destekli kuruluş izledi; ABD’deki Amerikan-İslami İlişkiler Konseyi (CAIR), Kuzey Amerika İslam Cemiyeti (ISNA), Kuzey Amerika İslami Güven (NAIS), Kutsal Topraklar Kurumu (HLF) vs gibi.

     

    Fakat Başkan Obama, terörü finanse eden ve kışkırtanların terörü gerçekleştiren beyni yıkanmış teröristlerden daha kabahatli olduğu gerçeğini görmezden geldi.

     

    Başkan Obama terörle mücadeleyi hüsnükuruntudan, aşırı basitleştirmeden, tehlike sinyallerini yanlış okumaktan ve Filistin sorunuyla İslami terörle mücadele ve İran’ın nükleerleşmesini önleme arasında güya bir bağlantı olduğu gibi bir dizi yanlış varsayımdan aşağı saydı.

     

    Böylece, yanlış varsayımlar, teröristlere ve düzenbaz rejimlere pupa rüzgârı (arkadan esen rüzgar), Batılı demokrasilere pruva rüzgârı (önden esen rüzgar) getiren yanlış politikalar üretti.

     

    Çeviren: İkbal Zeynep Dursunoğlu

     

    

    Makaleler

    Güncel

    Hava Durumu