YDH- İsrail’de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi, Türkiye’nin ekonomik başarılarına ilişkin verilerin “yalan” olduğunu iddia ederek Türkiye’nin ekonomik açıdan yakında batacağını öne sürüyor.
YDH- İsrail’de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi, Türkiye’nin ekonomik başarılarına ilişkin verilerin “yalan” olduğunu iddia ederek Türkiye’nin ekonomik açıdan yakında batacağını öne sürüyor.
Türkiye bir ekonomik güç merkezi değil, Erdoğan’ın kredi balonu yakında patlayacak.
Bazıları ondan “yeni-Osmanlı imparatorluğunda Ortadoğu’nun yeni padişahı” diye bahsediyor. Hâlbuki Erdoğan’ın krallığı konusundaki gerçek bütünüyle farklı. Karşımızda bir ekonomik güçten ziyade, kredi balonu her an patlayıp ekonomisini aşağı çekebilecek bir devlet bulunuyor.
İflas etmekte olan Yunanistan’ın bütçe açığının GSYH’sine oranı %10 civarında duruyor ve dünya alarma geçmiş hâlde. Aynı zamanda, Türkiye’nin bütçe açığı da %9,5 ve buna rağmen, finansal medyanın bazı üyeleri Türkiye’yi bir başarı öyküsü olarak tanımlıyorlar (kıyaslama yapabilmek için, İsrail’in açığının %3 civarında olduğunu ve bu sene %2’ye gerilemesinin beklendiğini belirtelim.)
Türkiye ekonomisi bu yıl %10 civarında bir büyüme göstermişse de, bu durum finansal manipülasyonun sonucundan ibaretti.
Peki sistem nasıl işliyor? Erdoğan’ın Türkiye’sindeki bankalar son yıllarda, oldukça düşük faiz oranlarıyla, hemen her isteyene kredi ve ipotek verdi; hakikatte bu bir hediyeydi. Faiz oranları çok düşük olduğundan, Türk vatandaşlar, çoğu tüketim için, gittikçe daha fazla kredi kullandı.
Peki Türkiye Merkez Bankası bu kredi partisini nasıl finanse etti? Borçlar aracılığıyla: Erdoğan’ın bankası dünyadan borç alıp vatandaşlarına teslim etti. Fakat bunun yüzünden Türkiye’nin açığı büyüdükçe büyüdü, ta ki GSYH’de ürkütücü bir %8’lik orana ulaşıncaya dek. Bu yılın sonunda rakamın %10’a ulaşması bekleniyor.
Türkiye’nin dış borcu, seçim kampanyalarına denk gelmiş olan son 18 ayda kendini ikiye katladı. Açığın yalnızca çok küçük bir kısmı (%15) dış yatırım tarafından finanse edilmişti. Gerisi muazzam bir dış borç teşkil ediyor.
Şimdi, Erdoğan rejiminin geçen seçimlerde seçmenleri satın aldığı açıktır. Türk halkının büyük çoğunluğu onu İslami duygulardan dolayı değil, daha ziyade, herkese düşük faizli krediler verdiği için seçti. Ben alışveriş bağımlısı olabilmeniz için size ucuz para sağlayayım, siz de beni seçin.
İsrail şaşırtmacası
Bu durum, Türkiye’nin her an patlayabilecek kredi balonunu yarattı; çünkü kredileri geri ödeme tarihi yaklaşıyor. Suudiler Erdoğan’a umduğu gibi yardım edecekler mi? Son derece şüpheli. Kimse İsrail’e yapılan saldırılara para ödemeye istekli değil, Batı ise Erdoğan’ın kabadayılığından sıkılmış durumda. Neden ona yardım etsinler ki?
Dahası, Türkiye’nin işsizlik oranı %13, yerel para birimi ise dolar karşısında hızla düşmeye devam ediyor; 2009 küresel krizinde en düşük seviyesine ulaştı. Zayıf bir para birimi ve son altı ayda dolar olarak değerinin %40 kadarın yitirmiş bir menkul kıymetler borsasıyla mı Erdoğan Ortadoğu’nun lideri olmak istiyor?
Balon bir kez patladığında, hükümeti tarafından tutuklanması emredilen gazetecilerle, hayali suçlamalarla hapis tutulan ordu mensuplarıyla, yasaklar konmuş bilim adamları, politikacılar ve genel olarak, bir ekonomik felaketle yüz yüze gelecek olan halkla Erdoğan’ın hesabı görülecek.
İste bu noktada İsrail resme giriyor. Yaklaşan ekonomik felaketten bahsetmek neden? İsrail karşısında suni bir kriz yaratmak, tüm dünyanın, batmakta olan Türkiye’den bahsedeceğine, hakkında konuşacağı başka bir şey uydurmak varken bu ayıptan söz etmek neden? Ne de olsa, Mavi Marmara baskını olalı bir yıldan fazla oldu, şimdi neden yeniden ortaya çıkıyor? Sırf Palmer Raporu yüzünden mi?
Birkaç ay daha bekleyelim, sonra yeni padişahın krallığında gerçekten neler oluyormuş göreceğiz.
Çeviren: İkbal Zeynep Dursunoğlu