Akıldan Kopuş / Temmuz-Ağustos 2019 66.Sayı

30.00 25.00

(232 kişi tarafından görüldü )

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...

Aklı emanet ettiği her varlığın aklettiği, duyan ve duyuran her duyunun hisettiği, kadrü kıymet bilenlerin şükrettiği, zamanı ve insanı yaratanın, vahyi indirenin, zamanı ve insanı vahiyle şereflendirenin adıyla başlarım. Kur’an’î Hayat ailesi olarak TEMMUZ-AĞUSTOS sayımızın kapak konusunu AKILDAN KOPUŞ olarak belirledik. Düşüncenin, sezginin ve her türlü entelektüel ve duygusal aktivitenin membaı kalptir. Allah düşünmenin hiçbir türünü, yani tezekkürü, tedebbürü, taakkûlu, tefakkûhu ve bunların bütünü olan tefekkürü beyne isnat etmez. Onların çıkış yeri akleden kalbimizdir. Yine Kur’an’daki akıl geleneğin bize zerk ettiği “akıl pisliktir” metaforu ile aksi istikamete sahiptir. Kur’an’a göre akıl en büyük nimettir. Bu bağlamda tüm peygamberlerin gönderiliş amacı, insanın kendisini, çevresini, hayatı, varlığı ve Allah’ı doğru anlamasını sağlamaktır. O yüzden peygamberler, hep anlamın kaybolduğu, aklın kullanılmadığı, âtıl kaldığı bir zaman ve zeminde gelmişlerdir. Kendisini, çevresini, hayatı, varlığı ve Allah’ı yanlış anlayan, bunun sonucunda da hayatın anlamını kaybeden insanlığa doğru anlamanın en kalıcı yöntemini bizzat yaşayarak göstermişlerdir. Bu saiklerden yola çıkarak oluşturduğumuz dosyamızın başyazısında Mustafa İslamoğlu Hocamız; “Kur’an’ın Özü: Fatiha: Eleştirel Aklı Farz Kılan Sûre” başlıklı yazısı ile Fatiha suresinde ele alınan övgü probleminin insanoğlunun en büyük problemlerinden biri oluşunu ele almıştır.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...

Aklı emanet ettiği her varlığın aklettiği, duyan ve duyuran her duyunun hisettiği, kadrü kıymet bilenlerin şükrettiği, zamanı ve insanı yaratanın, vahyi indirenin, zamanı ve insanı vahiyle şereflendirenin adıyla başlarım. Kur’an’î Hayat ailesi olarak TEMMUZ-AĞUSTOS sayımızın kapak konusunu AKILDAN KOPUŞ olarak belirledik. Düşüncenin, sezginin ve her türlü entelektüel ve duygusal aktivitenin membaı kalptir. Allah düşünmenin hiçbir türünü, yani tezekkürü, tedebbürü, taakkûlu, tefakkûhu ve bunların bütünü olan tefekkürü beyne isnat etmez. Onların çıkış yeri akleden kalbimizdir. Yine Kur’an’daki akıl geleneğin bize zerk ettiği “akıl pisliktir” metaforu ile aksi istikamete sahiptir. Kur’an’a göre akıl en büyük nimettir. Bu bağlamda tüm peygamberlerin gönderiliş amacı, insanın kendisini, çevresini, hayatı, varlığı ve Allah’ı doğru anlamasını sağlamaktır. O yüzden peygamberler, hep anlamın kaybolduğu, aklın kullanılmadığı, âtıl kaldığı bir zaman ve zeminde gelmişlerdir. Kendisini, çevresini, hayatı, varlığı ve Allah’ı yanlış anlayan, bunun sonucunda da hayatın anlamını kaybeden insanlığa doğru anlamanın en kalıcı yöntemini bizzat yaşayarak göstermişlerdir. Bu saiklerden yola çıkarak oluşturduğumuz dosyamızın başyazısında Mustafa İslamoğlu Hocamız; “Kur’an’ın Özü: Fatiha: Eleştirel Aklı Farz Kılan Sûre” başlıklı yazısı ile Fatiha suresinde ele alınan övgü probleminin insanoğlunun en büyük problemlerinden biri oluşunu ele almıştır.